Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
Önümüzdeki Haziran ayında yeni bir seçim olacak. Türkiye İlk kez Başkanlık sistemi için oy kullanacak. Bu yaşıma kadar siyaseti hiç sevmedim, dışarıdan takip ettim, şu partiliyim demedim, oy kullandığım sempati duyduğum partiler oldu tabiî ki, fakat oy verdiğim partilerin tasvip etmediğim görüşleri de oldu. Beğendiğim ve beğenmediğim görüşler oldu ama hep kendimce objektif bakmaya çalıştım. Kendimce “Yaradılanı sevdim yaradandan ötürü” düsturunu benimsedim.
Odaklanmaya çalıştığım nokta, bir Müslüman olarak ve Türk olarak, Türkiye de yaşayan bir milliyetçi olarak olması gerekenler nedir diye kendi kendime sorguladım. İnsanların bakış açıları, yaşanan olaylar, iftiralar, kumpaslar, vs.vs., insanların çirkinleştiklerini gördüm. Hiç alakası olmayan kişilerin siyasetle, partilerle, tanımadığı ve iç yüzünü bilmediği olaylara ahkam kesip tavırlar koyduğunu gördüm. Birilerinin kışkırtması sonucu, incir çekirdeğini doldurmayacak konuların büyük bedellere mal olduğunu gördüm. İnsanların birbirlerine nasıl saldırdığını, hakaretler, iftiralar, haksızlıklar, kan dökmeler vs.vs. Kimin neyi paylaştığını halen anlayamadığım, ama yaşadığımız dünyanın sonunun bu kaoslar yüzünden olacağını düşündüm. İnsanların birbirine hoşgörü ile bakmadığı bir düzene doğru gidiyoruz. Bu ülke, bu vatan, Türkiye kolay kazanılmadı. Kardeş gibi yaşamak dururken, neden düşman olunuyor, paylaşılamayan ne? Bize paylaştıkça güzel olur diye öğretmişlerdi oysa.
Dileğim, bu güzelim Türkiye’ m in kötü durumlara düşmemesi, güçlü olması, kardeşçe yaşanılabilen, adaletin olduğu, insanlığın olduğu bir Vatan olması.
Şu anda ülkenin başında seçilmiş bir Cumhurbaşkanı var, sevende var sevmeyende. Seçim zamanı gelince kimin başta kalacağına halk karar veriyor. Seçimler bittikten sonra da muhalefet görevini yapar, fakat çirkinleşmeden, bu ülkenin bizim olduğunu bilerek yapar. Ülkemizi dış güçlere karşı küçük düşürerek yapılmaz.
Rahmetli Babam da, çok sevdiği Türkiye’ nin birçok yerini görmüş biri olarak ülkenin içinde bulunduğu birçok siyasi dönemini görmüş, şiirlerinde duygu ve düşüncelerini belirtmekten çekinmemiştir. Adnan Menderes hayranlığı ile siyasi düşüncelerini oluşturan, Necip Fazıl ile şiir dünyasını geliştiren biri olarak son dönemlerinde Başbakan Erdoğan’a karşı da takdir ile bakmıştır. Aşağıdaki şiirde bu takdirini ifade etmiştir.
Vah vah demeden önce ince eleyip sık dokumak ve dikkatli olmak zorundayız. Bu Vatan kolay kazanılmadı, dostluğumuzu, kardeşliğimizi, çakallara yem etmeyelim. Ülkemize, Türkiye’ mize sahip çıkalım.
VAH VAH
Er doğan, er gibi olmalı bence.
Vız gelir bu yolda zulüm işkence
Başı boş köpekler varsın ürüsün.
Sen yürü yolunda mertçe, erkekçe.
***
Kervan yola çıktı kim durduracak?
Dikenli yollarda güller açacak.
Kesmeyin önünü, bırakın gitsin.
Şahzadem en önde, elinde sancak.
***
Kimi başın açar, kimi kıçını.
Kimi de göstermez bir tel saçını.
Ondan bana ne ki, bundan sana ne.
İsterse serbestçe taksın haçını
***
İnanmış insana bu zülüm niye?
Sinirden, öfkeden döndüm deliye.
İsa’yı çarmıha geren zihniyet,
Bağıra çağıra geliyor diye.
***
Adaleti ipe çekiyor hakim.
Hastayı tedavi etmiyor hekim.
Ulema, dersleri sokağa döktü.
Vah benim milletim, vah memleketim.
DOSTOZAN- 9/11/2003
(Başbakan Recep Tayyip Erdoğan! İthafen yazılmıştır.)
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın. 28.05.2018