Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü olarak kutlanıyormuş. Mart ayında Yaşlılar haftası adı altında bir kutlama yapılıyordu, gün olarak da bu günü seçmişler demek. Bizler inanç ve yetişme tarzımız gereği büyüklerimize karşı her zaman saygı ve hürmet içerisinde sık sık ziyaretlerimizi yaptığımızdan dolayı özel bir gün olarak görmüyoruz. Kapitalist düzenin ortaya çıkardığı bu özel günler toplumumuzda da artık bilinçaltına yerleşiyor ve sadece özel günlere has hatırlanma ve kutlamalar oluyor. Bir insanın sevdiği kişiyi hatırlaması, onu ziyaret etmesi veya hediyeler alması için bence özel bir güne gerek olmamalı.
Aman biraz daha bekleyelim nasılsa ….. günü geliyor birleştirir o güne denk getirir bir hediye alırız düşüncesi ile özel kişileri sıradan hale getiriyor bu günler.
Canlılar doğar, yaşar ve ölürler, Allah’ın düzenine kimse karşı koyamaz. Bizlerde bu düzen içerisinde tam teslimiyetle hayatımızın her anını Allah’ın emirlerine uygun yaşarak geçiririz. Çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemleri her ferd için farklı devrelerdir. Kimi 50 yaşında kimi 70 yaşında ihtiyarlar. Bazıları da yaş 80 bile olsa ruhu gençtir. Allah hepimize sağlık sıhhat içinde yaşamayı ve yaşlanmayı nasip etsin.
Rahmetli babam ve annem ruhu genç diye bildiğim kişilerdendi. Fakat belli bir yaştan sonra olsa gerek her şairde olduğu gibi yaşlılıktan, ölümden bahseden birçok şiir yazmıştır. 1994 senesinde kalp ameliyatı olduktan sonra babam daha hassaslaşmış şiirlerinde ölümden daha çok bahseder olmuştur. Bunun örneklerinden bir tanesi de biraz da espiri ile de yazılmış olan aşağıdaki “Şarkılar Yitirdi Güzelliğini” isimli şiirde bellidir.
ŞARKILAR YİTİRDİ GÜZELLİĞİNİ
Şarkılar yitirdi güzelliğini,
Ellerim titriyor, dilim sürçüyor,
Nefsime bir türlü gem vuramadım,
İnan ki her yanım sinyal veriyor.
***
Heyecan kaldı mı, şiir yazayım?
Pınarlar kurudu korkma, azayım.
Kader rotasını çizmiş bir kere,
Elden bir şey gelmez nasıl bozayım.
***
İkindi yaklaştı gölgeler uzar,
Tomurcuk güllerin açmış ne yazar,
Yüreğimde bir tek kıvılcım varsa,
Hazan rüzgarları onu da bozar.
***
Ak pak oldu karlar düştü başıma,
Sevda bahçesine dalmak neyime,
Ne söylesem anlatamam halimi,
Gözyaşımı akıtırım içime.
***
Seninde saçların tel tel dökülmüş,
O inci tanesi dişler sökülmüş,
Gözün ferferlemiş gel git ediyor,
Yüzün kırış kırış belin bükülmüş.
DOSTOZAN/30.09.2003
İnsan hissettiği yaştadır derler, hayatta yaşanan sıkıntılar, zorluklar insanları bazen umutsuzluğa iter. Aşağıdaki şiirde de 1962 senesinde 30 lu yaşlarda olmasına rağmen hayatın zorluklarını o kadar sert yaşamış ki, bu yorgunluğu NEDEN isimli şiirinde belirtmiştir.
NEDEN
Bitmiyor, bitmiyor bu elem neden?
Bu gözler benim mi? Bu ayna ve sen;
Şöyle bir bakıpta bir şey söylesen,
Bitmiyor, bitmiyor bu elem neden?
***
Neden, başımdaki bu zonklamalar?
Nedir burgu burgu, beynimi delen?
Ecelin elimi, bu yoklamalar?
Yoksa Azrail mi, çevremde gezen?
M.HANİFİ SARIYILDIZ / 07.08.1962- ANKARA
Gün Batarken isimli dörtlüğü de yine aynı gün hislerinden kağıda almış. Yaşarken soramadım babacığıma en güzel yaşlarında seni bu kadar yoran neydi diye. Bu şiirlerini sonradan buldum el yazması olan notlarının arasında, DOSTOZAN kitabında bulunmayan bu şiirlerini sizlerle paylaşmak istedim.
GÜN BATARKEN
Gök kubbemi çöküyor ben miyim yoksa çöken?
Kimdir bu, sağnak sağnak karanlıkları söken?
Bu neşeli hayatın, bu mu son hatırası?
Sokuyor hançerini sulara, gün batarken.
M.HANİFİ SARIYILDIZ / 07.08.1962- ANKARA
Ben kendimi hep mutlu bir aile içerisinde yetişmiş biri olarak gördüm. Varlıklı bir aile değildik ama kimseye de muhtaç değildik. Çok şükür rabbime birbirini seven sayan aile bireylerine sahiptik. Babam ve annemde ilk başlarda bazı zorluklar çekmişler fakat kimseye hissettirmeden bizleri mutlu bir aile içerisinde yetiştirmişler, ruhları şad olsun.
1 Ekim Dünya Yaşlılar günü vesilesi ile her zaman hatırlamamız gereken tüm büyüklerimin ellerinden öpüyor ebediyete göçmüş olanları da rahmetle anıyorum.
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın.08.10.2018