Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
Sizlere şehrimizin önemli eğitimcilerinden ve kalemlerinden biri olan Sayın Ramazan Avcı beyin rahmetli babam M.Hanifi Sarıyıldız’ ın şair ve edebi yönü ile ilgili yazdığı bilgileri paylaşacağım bu hafta. Ramazan Avcı Kahramanmaraş’ın tanınan, sevilen eğitimcilerinden biridir. Binlerce öğrenci yetiştirmiş, onlarca eser yazmış, edebiyat ve tiyatro üzerine de bir çok eserleri olan, yazıları bir çok dergi ve gazeterlerde yayınlanan halen de eğitim hayatına devam eden şehrimizin güzide eğitimcilerinden biridir.
Bizlerinde ata, baba, kardeş dostu olan Ramazan Avcı Dostozan anma programlarının vazgeçilmezlerindendir.2019 yılında düzenlediğim anma programında kayınbabasının vefatı ve taziyesi olduğu halde 1 saat kadar bize kıymetli vaktini ayırrak Dostozan anma programına katılarak aşağıda paylaşacağım “Şehrine Aşık bir Ozan Dostozan” bilgilerini bize ve kıymetli dinleyicilerimize sunmuştur. Allah razı olsun kendisinden, acı gününde bile bize vakit ayırarak programa katılması beni ve ailemi onure etmiştir. Sözü çok uzatmadan Sayın Ramazan Avcı hocamızın bizlere sunduğu bilgiyi aşağıda sizlerle paylaşmaktan onur duyarım.
ŞEHRİNE ÂŞIK BİR OZAN: DOSTOZAN
Ramazan AVCI
Kahramanmaraş; eşsiz coğrafyası, tarihi, kültürü ve insanıyla âşık olunacak bir şehirdir. İşte bu şehrin âşıklarından biri de Dostozan mahlasını taşıyan Hanifi Sarıyıldız’dır. Yazmış olduğu yüzlerce şiirinde Kahramanmaraş’ı nakış nakış işleyen, Maraş’ı Kahramanmaraş yapan hususiyetleri şiirlerinde tablolaştırarak geleceğe taşıyan; kendi şahsında Kahramanmaraşlının aşkını, kederini, sevincini, zevkini, sosyal hayatını dile getiren dost canlısı bu ozanın şiir dünyasında kısa bir gezinti yapmak istiyoruz.
Dostozan, edebiyat sahnesine Maraş’a Mektup adlı şiirleriyle çıkmıştır.
Gerilmiş araya dağlar yay gibi
Her an istiyorum, varamıyorum
Anasın arayan yavru tay gibi
Şubat yaklaştıkça duramıyorum
mısralarıyla başlayan Maraş’a mektuplar serisi her yıl 12 Şubat dergilerinde yayımlanır. Dostozan’ın bu mektuplarında dayanılmaz bir daüssıla sezilmektedir. Hele de aylardan Şubat ise Ankara’da ikamet eden şairin gözünde Kurtuluş Bayramı yeniden canlanmaktadır:
Çetem sim kuşağı çekmiş beline
Sıyırmış kılıncı almış eline
Kem göze bakanın duman haline
Görsen, ne cakalı gezer ki edem
Bu mektuplar tek taraflı değildir. Şair, hem gurbetten Maraş’a mektup yazar, hem de Maraş’taki hadiseleri mektuplaştırarak gurbetteki Maraşlılara gönderir:
“Yeğenin Çiloğlan artık içmiyor
Meyhane önünden bile geçmiyor
Püsük gibi oldu ağzın açmıyor
Ne ayığa benzer ne de sarhoşa”
Dostozan’ı diğer şairlerden farklı kılan özelliği nedir, diye bir soru yöneltsek onu tanıyanların vereceği cevap “Maraş şairi oluşu” olurdu herhalde.
Dostozan kadar Maraş üzerine şiir yazan ikinci bir şair yoktur. Öyle ki Maraş üzerine yazdığı şiirlerin başlıklarını alt alta getirsek ortaya yeni bir Maraş şiiri çıkar. Onun şiirleri Kahramanmaraş’ın Şehrengizi gibidir. Bilindiği üzere şehrengiz bir yerin doğal güzelliklerini, sosyal ve kültürel özelliklerini anlatan bir nazım türüdür.
Dostozan’ı Maraş şairi yapan hususiyet, Kahramanmaraş’ı şiirlerinde araç değil amaç olarak işlemesidir.
Bu şehrin hastası, delisiyim ben
Mehmet’i, Ali’si, Veli’siyim ben
Gez adım başı sor kime istersen
Yediden yetmişe kölesiyim ben
mısralarında görüldüğü gibi o, yaşadığı şehrin taşına toprağına, halkına, tarihine âşıktır ve Kahramanmaraş’ı konu alan toplam 30 şiiriyle Maraş şairi olarak anılmayı hak etmiş bir Maraş sevdalısıdır.
Onun şiirlerinde Maraş alametifarikasıyla dile gelir.
Dondurması olur il il gezerim
Ay yıldızlı kuştan sorun haberim
Tarhanayım, bazen de acı biberim
Dağlara taşlara seriliyim ben
Mısralarında görüldüğü gibi dondurma, tarhana, acı biber, Bertiz üzümü, Başkonuş, Yavşan, Ceyhan, Aksu, Fırnız, Sütçü İmam, madalya, kahramanlık gibi Maraş’a özgü değerler ve güzellikler yer alır onun şiirlerinde.
Karacaoğlan gibi düşüp yollara karış karış Maraş’ı gezer ve defter açıp gözlemlerini şiirleştirir. Dostozan için Maraş şehir merkezinden ibaret değildir. İlçe ilçe, köy köy, oba oba ilin tüm güzellikleri konu olur mısralarına:
Elbistan’ı çiçek çiçek süsleyin
Ovasını Ceyhan ile besleyin
Cela içmesinden bir tas isteyin
Çamur banyosunda yunak seninle”
Onun şiirlerinde Maraş bazen bir resim tablosu gibi bazen de aşağıdaki mısralarda görüldüğü gibi sosyal hayatıyla yer alır:
“Süllümü dayadım, damına çıktım
Püsük kovaladım, mırtıklık yaptım
Puharı dibinde çok aşık attım
Deveme döndürdüm İttepesi’nde”
Kahramanmaraş’ı farklı kılan özelliklerden biri de ata sporu olan güreşin ocağı; pehlivanların, erlerin meydanı oluşudur. Her Maraşlı gibi Hanifi Sarıyıldız’ın da özel hayatında güreşin çok önemli bir yeri vardır. Bu sporla ilgilenmekle kalmamış, ata sporunu memleketinde geliştirmek için değişik görevlerde bulunmuş ve büyük gayretler göstermiştir. Onun güreş sporuna olan ilgisi, şiirlerine de yansımış, güreş müsabakalarında er meydanlarını coşturan şiirler yazmıştır:
Er olan göğsünü gerer de çıkar
Hasmını mindere serer de çıkar
Meydana ham giren, yeter de çıkar
Hoş geldiniz pehlivanlar yurduna.
Maraş’ın yerel tarihi önemli bir yer tutar Dostozan’ın şiirlerinde. Maraş’ın Millî Mücadele’de gösterdiği direnişi herkesin bilmesini ve anlamasını ister:
Genci, ihtiyarı hepsi kahraman
Bayrakla birleşti surlarda iman
Vatandı gönlünde, can ile canan
Kan ile yazılan bir destandır bu
Bu mücadele, Maraş’ı ve Maraşlıyı manevi olarak zirveye taşımıştır:
“Millet nedir, din nedir, kan nedir, bayrak nedir
Ancak bunu sizlere bir Maraşlı öğretir
***
Yediden yetmişe dek şehitsin sen, gazisin
Sen atiyi yaşayan mukaddes bir mazisin”
mısralarıyla Maraşlının karakterini ortaya koyan şiirler yazar. Maraş’ın Millî Mücadele’sini “Sütçü İmam, Ezanlar Bayrak Oldular, 12 Şubat, Kurtuluş” isimli müstakil şiirlerle fakat hepsi birbirini tamamlayacak şekilde dile getirir.
“İstiklal ve Cuma” adlı şiir, millî duygu yoğunluğunun zirve yaptığı şiirlerden biridir:
“Cuma günü idi, hutbede imam
Mahzundu karşıda bayraksız kalem
Dedi: “Bu takdirde cumayı kılmam”
Hışımla burçlara baktı Maraşlı
***
Hürriyet imanla bir olur ancak
Kalenin burcunda durmalı sancak
Kiminde mavzer, kiminde bıçak
Bayrağa madalya taktı Maraşlı
***
Yediden yetmişe ayakta vatan
Bir iman seliydi kaleye akan
Sanki bir kasırga, sanki bir tufan
Namluya sürülmüş oktu Maraşlı”
***
Ve şöyle seslenir memleketine;
“Sana sevdalanmam boşuna değil
İspata gerek yok, isteme delil
Sade bir canım var, feda yoluna
Yetmiş küsur yıllık hayatım kefil.”
Dostozan’ın bireysel konulu şiirlerinde aşk teması önemli bir yer tutmaktadır. Bu şiirlerinde geleneksel halk şiirimizde de olduğu gibi fiziksel olarak sevgilinin saçları ve gözlerinin etkileyiciliği lirik bir üslupla dile getirilir.
Omuzdan topuğa selam götüren
Güzelim ipek mi şal mı saçların
Güneşten bir huzme yere dökülen
Mevsimler içinde bahar saçların
***
Her telden bir yıldız kayıyor gibi
Geceyi gündüze sarıyor gibi
Bulutlardan yere ağıyor gibi
Yanan yüreğimi sular saçların
Dostozan’daki aşk, kavuşulamayan, ıstırap veren bir özellik gösterir.
Takıldı gözlerim bir güzel göze
Yıllardır peşinde gezdirdi beni
Canım feda dedim bir tatlı söze
Yok dedi, hayattan bezdirdi beni.
Dostozan’ın “Kar” başlığını taşıyan ikinci bölüm şiirlerinin büyük bir kısmı bireysel ve iç dünyasına dönüktür. Allah’a yakarma ve yakın olma, ihtiyarlık, zamandan şikâyet, gerçek, aşk, anılar gibi temalar ağırlıktadır.
Şair, “Kaybettiklerim” adlı şiirinde, geçen yıllarla birlikte nelerin değiştiğini dile getiriyor.
Alıcı kuşlar yüksek uçardı
Yaz gelince hacı leylek göçerdi
Bahçemizde elvan çiçek açardı
Kınalı kekliğim yitti gördün mü?
………
Şalvarı, poşuyu, fesi yitirdim
Oyalı mendili, şeşi yitirdim
Hülyalarım bitti, düşü yitirdim
Kınalı kekliğim, yitti gördün mü?
Şiirde hem şairin kendisinde hem de çevresinde olan değişimi “Kınalı kekliğim yitti gördün mü?” imgesiyle aktarıyor.
Dostozan’ın son şiirlerinde hüzün ve yaşlılıktan kaynaklanan bir mutsuzluk sezinleniyor.
Ne heyecan kaldı ne de eğlence
Yürümek, oturmak, kalkmak işkence
Zaman yıllarımı aldı götürdü
Karardı ufkumuz göründü gece
Ölümü “öteden gelen tatlı bir beste” olarak gören şairin ölüm isimli şiiri, felsefî olgunlukla yazılmış, insanın psikolojisini ortaya koyan ve sanat değeri yüksek bir şiirdir.
Saat midir, yoksa duran zaman mı?
Günler aynı günler, değişen nedir
Bir hüzün var yüreğime oturmuş
Atamam bir türlü bunca senedir
***
Hayat yitiriyor güzelliğini
Bir başka âlemin içindeyim ben
Neler düşlüyorum uykularımda
Hesap soruyorum tüm gecelerden
İlahi, münacat, naat türünde şiirleriyle imanını ve inancını, manevi dünyasını yansıtan Dostozan, bir münacatında, Allah’ın kerem sıfatına şöyle vurgu yapıyor:
Bana diyorlar ki günahın çoktur
Huzura varmaya hiç yüzün yoktur
Senin keremini bilmez mi bunlar
Yok dersen hepsi de yok olacaktır
Şiirleriyle Kahramanmaraş’ın sesi ve nefesi olmuş; vefalı bir dost, örnek bir aile reisi, ideal bir bürokrat olarak bu kubbede hoş bir sada bırakmış olan şairimizi rahmetle anıyorum.
RAMAZAN AVCI
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın.13.04.2020