Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
Kurtuluşumuzun 98. Yılını kutladığımız bu günde doğuda terör olayları, Suriye de savaşan askerlerimizin şehit haberlerinin her gün yaşandığı, komşu ülkelerimizde Müslümanlara karşı savaş ve büyük eziyetlerin yapıldığı yeni kurtuluş mücadelelerinin yaşandığı günlerdeyiz. Kahramanmaraş’ ımızın kendilerine çete denilemeyecek çoğunluğun olduğu çeteleri ise meydanlarda naralar atarak, etrafa sataşarak, sarhoş mudur, ayık mıdır bilinmez hareketlerle, güya halay çekerek kurtuluş etkinliklerine başlamış bulunuyor. Halkımız da bu furya içerisinde çöplerini, çekirdek kabuklarını yerlere saçarak keyif yapıyor. Şaiirin dediği gibi “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” durumunu yaşıyoruz 21.yüzyılda.
Kurtuluşumuzun kahraman çetelerini temsilen, gerçek çete kıyafetleri bile taşıyamayan, kurtuluş ruhunu yansıtamayan, şehrimizin yanlış tanıtılmasına sebep olan bu saygısız guruhu çete olarak tanımadığımı bildiririm. Kahramanmaraş Belediyelerine sesleniyorum. Bizleri serserilerle baş başa bırakmayın, bir kültür olan ÇETE’ lik Unvanının lekelenmesine izin vermeyin, aklı başında kişiler ile bu kültürün yaşamasını sağlayın.
Bu vatan 7 den 70 e savaşarak şehrini kurtarmış ve Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyasını almaya layık görülmüştür. Dünyada tektir, başka bir şehire Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası verilmemiştir, sadece Kahramanmaraş’ta vardır. Allah(cc) bizlere tekrar savaş ortamı yaşatmasın inşallah, Suriye de, doğu illerimizde ve komşu ülkelerde yaşananları görüyoruz. Başımıza geldiğinde tarihimiz kahramanlıklarla dolu, şehrimizde KAHRAMAN’ lık payesini kurtuluş mücadelesinde ki savaşması ile almıştır, gerekirse gözümüzü kırpmadan gene yaparız.
Dostozan tarih bilgisini de katarak Ülkemizin ve Kahramanmaraş’ ın kurtuluşunu On iki Şubat şiirinde öyle bir destansı anlatmış ki, bize fazla bir söz bırakmamış. Coşkuyla, yüreği kabararak ve en içten duygularla, duyanların, okuyanların mazimizin ne zorluklar, ne kahramanlıklar ne fedakârlıklarla bizlere bu günleri hediye ettiğini bir kez daha anlatıyor.
Her biri kahraman olan hemşerilerimin bir kez daha Kurtuluş bayramını kutluyor, sağlık, mutluluk ve huzur içerisinde yaşamalarını yüce rabbimden niyaz ediyorum.
ON İKİ ŞUBAT
Bir Osmanlı vardı devdi bir zaman.
Dünya nizamını kurar, bozardı.
İnsanlığı ondan öğrendi cihan..
Tarih değiştirir, tarih yazardı.
***
Herkes titrer idi azametinden.
Sesi duyulurdu Urum'dan, Çin'den.
Şüphe duyulmazdı adaletinden.
Krala darılır, Şah'a kızardı.
***
Gün geldi, bu haşmet ve bu azamet.
Sarsıldı, azaldı, bitti nihayet.
Dünyayı sarsıtan kızıl kıyamet.
Koptu, bu, güneşe değen nazardı.
***
Ne dostlar bilirdik, düşman oldular.
Zehirli hançeri sırttan vurdular.
Köleler toplanıp birlik oldular.
İçten, bizi vuran hainler vardı.
***
Koca dev sarsıldı; devrildi bir gün.
Yer yarıldı, dibi delindi göğün.
Dünkü köleleri seyredin görün.
Tarih küser, kader kara bağlardı.
***
Kuzgun gibi tepemize çöktüler.
Öpülen bileği kırıp büktüler.
Her uzvumuz lif lif çekip söktüler.
Melekler öteden bakıp ağlardı.
***
İngiliz, Fransız, Ermeni, Rum'u.
Parsel parsel bölüştüler yurdumu.
İstanbul'un akıl almaz tutumu.
Gönlümüzde derin yara açardı.
***
Maraş'ı Antep'i Fransız aldı.
Ermeni'ye yurt yapmaktı muradı,
Analar diz döğdü, kara bağladı.
Gök yarılır başımıza uçardı.
***
Fransız'ın gayrimeşru veledi,
Ermeni'nin eşkiyası türedi.
Bebeleri keser ve süngülerdi,
Hamile kadının karnın yarardı.
***
Anlatmakla bitmez zalimin zulmü.
Yaşamağa tercih ettik ölümü.
Kan vererek açtık biz bu bölümü.
Tarihi yazanlar saygı duyardı.
***
Ne top, ne de silah, ne mermi, barut.
Ne ayakta potin, ne sırtta kaput.
Ya kurtulmak vardı, ölmek veyahut.
Zulüm kamçısını yaman çarpardı.
***
Böyle bir ahvalde yurdum, milletim
Kimimiz öksüzdük, kimimiz yetim.
En kötüsü, yoktu hiç hürriyetim.
Bülbül ağıt yakar, gül yas tutardı.
***
Hürriyet ki güzelleri güzelin.
Allı pullu, ak duvaklı bir gelin.
Vuslatı elinde tutsak ecelin,
Zincirlerin ancak ölüm kırardı.
***
Maraşlı kahraman - Antepli gazi.
Şahlanıp kükredi Urfa'da mazi.
Çekmez bu destanı hiçbir terazi.
Ancak dünya gıpta eder, kutlardı.
***
Çukurova, Türkmenlerin otağı.
Dumlupınar, soğuk sular yatağı.
Sakarya'da düşman gördü atağı.
Yeşilırmak gürül gürül çağlardı.
***
Ey Sakarya şahlan, kükre, ak, dağıl!
Bulut ol, yağmur ol, üstüme sağıl.
Bak herkes ayakta ana, kız, oğul.
Kılıçlar bileyip, silah yağlardı.
***
Erzurumlu dadaş, Sivaslı gardaş.
Yiğitler diyarı Kahramanmaraş.
Baltayla, kazmayla verirken savaş.
Öksüzler, yetimler yürek dağlardı.
***
Köylüsü, kentlisi, paşası, beyi.
Silkindi, meydana döktü her şeyi.
Nene Hatunları, Senem Ayşe'yi.
Tarih satır satır kanla yazardı.
***
Bin türlü rezalet işlendi her gün.
Sanırdın dünyada insanlık sürgün.
Ummaz mıydı bu dev, uyanır bir gün?
Gafleti sırtından silker atardı.
***
On iki Şubattı günlerden bir gün.
Kucaklaştığı gün yer ile göğün.
Maraş'ta bayram var Maraş'ta düğün.
Güneş bugün daha parlak doğardı.
***
Ve işte o gün ki, kalktı Maraş'lı.
Hüzünlü, öfkeli, gözleri yaşlı.
Analı, babalı, bacı, gardaşlı.
Volkan gibi patlar, alev saçardı.
***
Maraşlım doğuştan bir kahramandı.
Herbir ferdi, birer destan yazardı.
Her Maraş'lı tek tek bir DOSTOZAN'dı.
Bir yüreği vardı dağlar kadardı.
Saygısızlar şiiri de maalesef günümüzün gençliğinde sık sık karşılaştığımız durumu anlatıyor. Gençler içerisinde pırlanta gibi, aklı başında saygılı, terbiyeli olanlar bizleri umutlandırıyor tabi ki, onların hakkını da vermek lazım. Bur da en çok biz anne babalara iş düşüyor. Evlatlarımıza sahip çıkmalı, onları kültürümüzle, inancımızla, dürüst, erdemli, ahlaklı nesiller olarak yetiştirmek için elimizden geleni yapmalıyız.
SAYGISIZLAR
Hiç saygı kalmamış kaldırımlarda,
Saygısız, fütursuz omuz vuruyor.
İzanı kaybolmuş birkaç hovarda,
Clark vari, durmuş bıyık buruyor.
***
Ne ihtiyar diyor ve ne de hanım,
Sakız çiğner gibi küfür ediyor,
O, sahnede ise ben de sultanım,
Diyerek, kendini bir bok sanıyor.
***
Herkesin elinde bir cep telefonu,
Olur olmaz yerde caka satıyor,
Baksan ayağında bulunmaz donu,
Sağına soluna tafra atıyor.
DOSTOZAN
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın.12.02.2018