Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
Müslümanların iki bayramından biri olan bir Ramazan Bayramını daha idrak ettik. Tüm İslam aleminin ve tüm dostların geçmiş Ramazan Bayramını tekrar kutluyor, inşallah seneye tekrar kavuşmayı nasip etmesini yüce rabbimden niyaz ediyorum.
Babamsız geçirdiğim 8. Ramazan Bayramı; çogu evde olduğu gibi bizde de bayram telaşı birkaç gün önceden başlardı. Annem misafirler için hazırlıklar yapar, bayram temizliği, pastalar, börekler, hoşaflar ve tabi ki Maraş çöreği evde hazırlanır fırına gönderilirdi. Babam misafir şekeri alır çocuklar bayramdan önce bitirmesin diye birer tane verilir sonra bayrama kadar saklanırdı. Bayram sabahı erkenden kalkar bayram namazı için babamla yola koyulurduk. Bayram namazı kılınır, cami cemaati ile bayramlaşılır, oradan kabristanı ziyaret etmeye geçerdik. Sırasıyla tüm ahrete göç etmiş akraba ve dostları ziyaret eder, dualarını gönderirdik.
Allahım bana da bir erkek evlat verdi şimdi ben oğlumu alarak Bayram hazırlıklarını ve ziyaretlerini devam ettiriyorum. Oğluma anlatıyorum, ilerde inşallah o baba olduğunda da bu geleneği devam ettirsin diye.
Şimdilerde ise insanlar bayramı tatil olarak değerlendiriyor. Bundan dolayı ziyaretler, büyüklerin hatırlanması, bir araya gelme, büyük ve küçüklerin gönlünün alınması ve Bayram olduğunun anlaşılması durumu yavaş yavaş ortadan kalkıyor.
Evin büyüğü gidince hiçbir şeyin tadı kalmıyor, sıranın bize geldiğini bizden küçüklere örnek olmak için büyüklerimizden öğrendiğimiz sevgiyi, saygıyı yaşatmayı ihmal etmememiz gerektiğini anlıyoruz. Aslında anlatacak çok şey var, belki de çoğumuzun ortak noktası olan konular. Fakat, hayat öyle hızlı akıyor ki baş etmek mümkün olmuyor bazen. İnşallah geleneğimiz ve adetlerimiz bozulmaz, bayramları bayram gibi yaşarız. Her sene özlemle bayramları bekler, yine eskisi gibi yad ederiz inşallah. Dostozanın Şehr-i Ramazan şiirinde dediği gibi,
Gidiyorsun tez gel yine.
Kibri, nefsi ez gel yine,
Aşkımızı sez gel yine,
Gönlümüz tahtı Ramazan.
Seneye tekrar kavuşuruz. Bizdeki yaş aldığında eskiye olan özlemdir. Çocukluğumuzda yaşadığımız tatları aramadır. Yaşadığımız o güzel tatları çocuklarımıza da yaşatmaktır. Rabbim sağlık, mutluluk ve huzur versin.
Eskiye özlem sadece bayramlar, kişiler için değil aşağıdaki Dostozanın “HASRET” şiirinde anlatmaya çalıştığı Osmanlı’nın ihtişamlı dönemine olan duygularıdır belki de. İslam coğrafyası da Bayram kutladı ama kan ağlayarak, ölümlerle, zulümlerle kutladı. Haberlerde görüyoruz ki Osman’lının adaletli ve ihtişamlı dönemini bizden daha fazla isteyen Müslümanlarda var. Rabbim her şeyin hayırlısını versin diyor ve “HASRET” şiirini sizlerle paylaşarak yorumu size bırakıyorum.
HASRET
Sevda bahçesinde güller açıyor.
Dikenli telleri atlayıp da gel.
Gün batmak üzere zaman geçiyor,
Geceyi gündüze katlayıp ta gel.
***
Nil nehrine hasret akıyor Tuna.
Misk-i amberleri döktüm yoluna.
Bir selamın gönder yeter kuluna.
Cezayir, Tunus'u yoklayıp da gel.
***
Mısır'ı, Libya'yı tüm Akdeniz’i,
Kapat İspanya'ya mesafemizi.
Asya da bekliyor gür sesimizi,
Yolunu keseni haklayıp da gel.
***
Her müşküle çare, derde dermandım.
Dağa, taşa geçer idi fermanım.
Gönül lambasını yaktım sultanım,
Tüm eski dostları toplayıp da gel.
DOSTOZAN
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın.28.06.2017