24.12.2021
tarihinde NFK Salonunda Dostozan adına Büyükşehir Belediyemiz öncülüğünde
vefatının 13.seneyi devriyesinde bir anma programı yaptık. Panel ve şiir dinletisi şeklinde geçen
panelimize Sayın Ramazan Avcı, Atilla Sarıyıldız, Serdar Yakar, Eshabil Karademir,
Hanifi Yılmaz ve Celalettin Kurt beyler konuşmacı olarak katıldılar. K.Maraş
Büyükşehir Belediyemize, Kültür, spor ve turizm Daire Başkanı Duran Doğan beye,
Katılımcı üstadlara, emeği geçenlere ve davete icab eden Dostozan’ın dostlarına
teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarım. Anma programında Ramazan Avcı
Hocam’ın bizleri bilgilendirdiği “Dostozan’ın şiirlerinde kısa bir gezinti”
adlı çalışmasını sizlerle paylaşmak istiyorum.
DOSTOZAN’IN ŞİİRLERİNDE KISA BİR GEZİNTİ
Dostozan, şiirlerinin bir kısmında,
özellikle ilk şiirlerinde mektup şiir, başka bir ifadeyle manzum mektup tarzını
kullanmıştır. Mektup tarzı şiirler, özellikle 1960-1980 yılları arasında çok
yaygındır. 1963 yılında Bekir Sıtkı Erdoğan’ın yazmış olduğu Kara Gözlüm
Efkarlanma Gül Gayri dizesiyle başlayan Asker Mektubu, Abdurrahim Karakoç’un
1965 yılında ilk kitabına da ismini verdiği ve
Mektup
yazdım Hasan’a
Ha
Hasan’a ha sana
Diye başlayan Hasan’a Mektuplar
şiirleri manzum mektupların yaygınlaşmasına vesile olmuştur.
Dostozan, manzum mektup türünde çok
başarılı örnekler vermiştir. Bu mektuplarında dayanılmaz bir daussıla sezilir. Sanırım
bu özlem onu şair yapmıştır. Hele de aylardan şubat ise Ankara’da ikamet eden
şairin gözünde Kurtuluş Bayramı yeniden canlanır:
Gine geldi şubat gamlandı gönül
Acep şimdi Maraş notar ki edem
Kabardı ayranım canlandı gönül
İçim, bir bir döksem ne der ki edem
Bu mektuplar tek taraflı değildir.
Şair, hem gurbetten Maraş’a mektup yazar, hem de Maraş’taki hadiseleri
mektuplaştırarak gurbetteki Maraşlılara gönderir:
“Yeğenin ÇİLOĞLAN artık içmiyor
Meyhane önünden bile geçmiyor
Püsük gibi oldu ağzın açmıyor
Ne ayığa benzer ne de sarhoşa”
Dostozan’ın şiirlerinde Maraş bir
resim tablosu gibi değil, aşağıdaki mısralarda görüldüğü gibi sosyal hayatıyla
da yer alır.
“Süllümü dayadım, damına çıktım
Püsük kovaladım, mırtıklık yaptım
Puharı dibinde çok aşık attım
Deveme döndürdüm İttepesi’nde”
Şiirlerinde Maraş’ın yerel tarihi
özel bir yer tutar. Maraş’ın, Millî Mücadele’de gösterdiği direnişi herkesin
bilmesini ve anlamasını ister:
Genci,
ihtiyarı hepsi kahraman
Bayrakla
birleşti surlarda iman
Vatandı
gönlünde, can ile canan
Kan
ile yazılan bir destandır bu
Bu mücadele, Maraş’ı ve Maraşlıyı
manevi olarak zirveye taşımıştır:
“Millet
nedir, din nedir, kan nedir, bayrak nedir
Ancak
bunu sizlere bir Maraşlı öğretir
Yediden
yetmişe dek şehitsin sen, gazisin
Sen
atiyi yaşayan mukaddes bir mazisin”
Mısralarıyla Maraşlının karakterini
ortaya koyan şiirler yazar. Maraş’ın kurtuluş mücadelesini “Sütçü İmam, 12
Şubat, Kurtuluş, Ezanlar Bayrak Oldular” isimli müstakil şiirlerle fakat hepsi
birbirini tamamlayacak şekilde dile getirir.
İstiklal ve Cuma adlı şiir, millî
duygu yoğunluğunun zirve yaptığı şiirlerden biridir:
“Cuma günü idi, hutbede imam
Mahzundu karşıda bayraksız kalem
Dedi: “Bu takdirde cumayı kılmam”
Hışımla burçlara baktı Maraşlı
***
Hürriyet imanla bir olur ancak
Kalenin burcunda durmalı sancak
Kiminde mavzer, kiminde bıçak
Bayrağa madalya taktı Maraşlı
(Boşuna Değil)
Sanatçı, çağının tanığıdır.
Eserlerinde, yaşadığı dönemin sosyal, siyasi, kültürel, sanatsal özellikleri
yansır. Ülkenin sosyal ve kültürel meselelerini, çağının ve yaşadığı toplumun
sosyal gerçeklerini gerçekçi ve akılcı bir şekilde dile getiren Dostozan da,
toplumun ve insanların eksik yönlerini de şiirlerinde işlemekten kaçınmamış,
halkın ortak duygu ve düşüncelerine tercüman olmuş, Türk kültürünün
korunmasında kültür taşıyıcısı olarak görev yapmıştır.
Toplumsal konularda yazdığı şiirler
genellikle satirik, yani yergi özelliği gösterir. Bu anlarda Mehmet Akif’i
hatırlatan şiirler kaleme alır:
İşte batı dediğin kokuşmuş
medeniyet
Eski efendisine akıl veriyor,
hayret
***
Yalnız onunla kalsa, para, teknik
veriyor
Benim kafatasım da utancından
eriyor
***
Binlerce sene önce hikmetken bize
Kur’an,
Diyor benim aklıma, utan halinden
utan”
Zamandan şikâyetini diğer
şiirlerinde de sürdürür:
Sevgiyi
saygıyı aşkı unuttuk
Yarenle
sohbeti meşki unuttuk
Gönül
bahçesini yaktık kuruttuk
Dostozan
boş yere eyleme sitem
Dostozan, zamanın muhasebesini
yapar. Bu muhasebede geçmişe özlem, yaşanılan ana sitem vardır:
Hani
ufukları delen gözlerim
Bir
çırpıda taht deviren sözlerim
Ben
bu çağı değil onu özlerim
Yavuz’un,
Fatih’in otağı nerede?
Halk şairleri, birlik ve
beraberliğimizin muhafazasına, milletin kültürüne, diline, sanatına hizmet eden
sanatçılardır. Dostozan bu şuurla, halkı birliğe davet eder:
Kimler açtı aramızı
Uzaklaşma gel kardeşim
Deştiler hep yaramızı
Gel de merhem ol kardeşim
***
Gaye birdir ve tektir yol
Haine karşı birlik ol
Tek bir yürek ve tek bir kol
Sevinmesin el, kardeşim
Dostozan, halk şiiri geleneğinin
olmazsa olmazı olan uyağa ve ölçüye bütün şiirlerinde ustaca yer vermiştir.
Şiirlerinde genellikle yarım ve tam uyak hâkimdir.
Önümde dağ dağ engebe
Aşmam gerek aşmam gerek
Geceler gündüze gebe
Menzilde buluşmam gerek
Rastgele seçtiğim bu dörtlükte de
görüldüğü gibi şair uyak yapayım diye anlamı feda etmiyor. Yani kaş yapayım
derken göz çıkarmıyor. Çünkü usta şair odur ki biçimi anlama, anlamı şekle feda
etmez.
Dostozan’ın Maraşca ve Kar adlı eserinin başlığı ile eserin içeriği arasında
anlamsal bir ilişki vardır. İki bölümden oluşan eserin birinci bölümü Maraşça adını taşır ve bu bölüm tamamen
Maraş’ı konu edinir. Şiirler şekil bakımından halk şiiri formatındadır.
Eserin Kar başlığı taşıyan ikinci bölümü ise bireysel konuları işler.
Dostozan,
şiirlerini yaşayan temiz bir Türkçeyle yazmıştır. Bunun yanı sıra sık sık Maraş
ağzına mahsus yerel sözcükler kullanmıştır. Bu sözcüklerin şiir diline geçmiş
olması hem o sözcüklerin hem de toplumun sosyal ve kültürel değerlerinin
unutulmamasına katkı sağlamaktadır.
Şehrimizin değerli
şairlerinden ve Dostozan’ın samimi arkadaşı Hayati Vasfi Taşyürek, Maraş
ağzında kullanılan kelime ve deyimlere yer vererek onların standart dildeki
karşılıklarını şiir diliyle açıklamak suretiyle unutulmamalarına katkı
sağlayan ‘Lügatçemiz’ şiiri Türk şiirinde bir geleneği başlatmıştır. Bu şiir
çok beğenilmiş ve ülke geneline yayılarak diğer illerde de nazire usulüyle bir
gelenek oluşturmuştur.
Kahramanmaraş’ta
doğan ve ‘ağız destanı’ olarak adlandırdığımız bu geleneğin en fazla icra
edildiği yer yine Kahramanmaraş olmuştur. Kahramanmaraş’ın
bu zenginliğini anlatan ve yeni yayınlanan “Manzum Lügat Geleneği ve Kahramanmaraş Ağız
Destanları” adlı eserimizde de görülmektedir ki Hayati Vasfi’nin halk
şiirinde başlattığı lügatçe yazma geleneğinin en büyük destekçisi Dostozan’dır.
Dostozan; Lügatçe 1, Lügatçe 2, Lügatçe 3 ve Maraşça başlıkları altında dört
tane müstakil şiir yazarak ağız destanı geleneğinin yöresinde yayılmasına ve
böylece Maraş ağzının muhafazasına katkı sağlamıştır.
Ayrıca onun şiirlerinde geçen yerel
sözcükler, sosyal hayatın bağlamı içinde kullanılır. Bu sözcükler, dönemin
sosyal hayatına da ışık tutmaktadır:
Aşkanada tirşik şovrası kaynar
Ökkeş’in akşama velimesi var
Bandosuz düğünde gelin mi oynar?
Döğüşü yapılır gurna başında.
Dörtlüğünde görüldüğü gibi aşkana,
tirşik şovrası, velime, bando ve gurna sözcükleri sosyal hayattaki bağlamı
içinde kullanılmıştır. Dönemin sosyal
hayatı bu sözcükler sayesinde günümüze ulaşmaktadır.
Özetleyecek olursak, Dostozan;
Maraş’ı Kahramanmaraş yapan hususiyetleri şiirlerinde tablolaştırarak günümüze
taşımış; kendi şahsında Kahramanmaraşlının aşkını, kederini, sevincini, zevkini
dile getirmiştir
Şiirleriyle Kahramanmaraş’ın sesi ve
nefesi olan şairimizi saygı ve rahmetle anıyorum.
RAMAZAN
AVCI-24.12.2021
Kıymetli Ramazan Avcı Hocam’a
Dostozan hakkında verdiği bilgiler ve anma programlarında hep yanımızda olduğu
için çok teşekkür eder, sağlık ve afiyetler dilerim.