Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
Sizlere her hafta babam DOSTOZAN ın yazdığı şiirleri beğeninize sunuyor, gündemde ki konulara kimseyi kırmadan incitmeden kısa bilgilerle sunum yapmaya çalışıyorum. Babam Ziraat Yüksek Mühendisi idi. Her zaman kendisinin bir Edebiyatçı olmadığını, fakat edebiyatı bilhassa şiiri çok sevdiğini ve Necip Fazıl başta olmak üzere bir çok şairden etkilendiğini hiç inkar etmezdi. Şiire merakı sayesinde birçok şair ve edebiyatçı dostu olmuş, onlarla bir araya geldiğinde zevkle şiir üzerine sohbetleri olmuştur.
Kendisinin deyimi ile ara sıra özlemlerini duygularını not alır, sonrasında aldığı o notlar birleşir ortaya şiirler çıkardı. Bazen de yazdığı o dörtlükler tek başına anlam taşır devamını getirmeden veya getiremeden dörtlük halinde kalırdı. Bende rahmetlinin vefatından sonra defterlerinde, notları arasında bulduğum şiirleri, dörtlükleri DOSTOZAN Şiirleri adı altında kitap haline getirerek sizlerle paylaşmayı, Maraş aşığı birinin emeğini değerlendirmeye çalıştım.
Akrabalarına, arkadaşlarına, ülkesine ve memleketi Kahramanmaraş’a çok düşkün olan babam, şiirlerinde hepsine yer vermiş, duygularını bu şekilde anlatmıştır. Aşağıdaki dörtlükler de belki tamamlayamadığı, belki de duygularını sadece o an ifade etmeye çalıştığı notlardır. Bende sizlerle paylaşarak o notların, dizelerin kaybolmamasına çalışıyor, beğeninize sunuyorum.
DÖRTLÜKLER
Geceler kasvetli, geceler sessiz.
Gün doğmak bilmiyor ufuklar renksiz.
Korku yüreğimde kara bir leke,
Böyle gecelere şafak gereksiz.
*
Günler de, aylar da, yıllar da geçer.
Viran olur hane, baykuşlar öter.
Dertler içimizde kurmuş karargah,
Bizimle beraber mezara gider.
*
Kader ağlarını örer gizliden,
Ne çare dönmüyor bir kere giden.
Dertler içimizde kurmuş karargah,
Yorgun bir kalp kaldı şimdi maziden.
*
Bir gün sen gidersin, öbür gün de ben.
Girmişiz bir kere bu dar geçide,
İnecek toprağa o nazik beden,
Belki rahmet okur birkaç kişi de.
*
Sevgi pınarından al iç suyunu,
İhlas çemberinden geçir huyunu,
El ile bir tutma, sev hep dostunu,
Neşelen gülümse devadır derde.
*
Gölge düşmesin gününe,
Sövüp sövdürme dününe,
Yaptıkların bir bir gelir,
Tek tek düşerler önüne.
*
Yüreğime kor ateşi bastım ben.
Yar uğruna nice engel aştım ben.
Mecnunu değildim kara sevdanın,
İçin için yanan bir ateştim ben.
*
Herkes sevdiğini aradı buldu.
Benimse hep kaldı başka bahara,
Hasret acısıyla günlerim doldu.
Gönül bahçem döndü bir ah-u zara
*
Açacak başka yer kaldı mı bilmem?
Baldır bacak, göbek sine hep açık.
Ben kendime başka kültür istemem,
Böyle yaptı diye bir iki kaçık.
*
Nedense imanlı hep kaka oldu.
Başörtüsü simge, sakal mürteci,
Sokaklar meydanlar çıplakla doldu,
Halis sahipleri, yurdun, gerici.
*
Her nesnenin mutlak bir sonu vardır.
Çiçekler solacak, dal kırılacak.
Yine de her kışın sonu bahardır,
Dün battıysa güneş, bugün doğacak.
*
Gidenler dönmüyor bir türlü neden.
Ruh ortalıkta yok, çürüyen beden,
Zebaniler iter ateşe doğru,
Ben zaten yanmıştım dünyada iken.
*
Gönül bahçemdeki nadide çiçek,
Tüm çıplaklığı ile ortada gerçek.
Satır satır, sayfa sayfa okudum,
Boşuna dönmüyor bu çarkıfelek.
*
Üzülme güzelim, üzülme emi.
Son limana geldi yanaştı gemi,
Hayal alemine açalım yelken,
El ele geçelim gel bu son demi.
*
Zalim Bulgar ile cebelleşirken,
Bir mendebur çıktı şimdi de bizden.
Meclisi alide hezeyan kustu,
Farkını görmedim koca öküzden.
*
Kökeni bir, mazisi bir, ırkı bir.
Asırlardır taşıdığı ülkü bir.
Arada bir çıksa bile bir manyak,
Mide gürültüsü gibi ses verir.
*
İçme hayırsızın çeşmesinden su.
Muslukları altın olsa ne çıkar.
Vefa bilmeyeni asla dost tutma,
Zimmet hanesine alacak yazar.
*
Almadan vermeyen açık gözlerle,
Muhabbet eyleme dosttur diyerek.
Yalanla, dolanla, tatlı sözlerle,
Yaklaşır yanına gülümseyerek.
*
Derler ki, bu hayat, gerçekten yalan,
Sevgiymiş, aşk imiş, palavra, falan.
"Bir nefeslik sıhhat dünyaya bedel"
Dön de bir bak var mı, arkada kalan?
*
Kim aldı götürdü serveti, şanı.
Milyonlar, milyarlar nerede hani?
Sırtlayıp götürür işte dört kişi,
Üç metre bir beze sarıp insanı.
*
Biz yılları, yıllar bizi tüketti,
Kafesini, gönül kuşu terketti.
Hayat çeşmesinin suyu kurudu,
Viran hanemizde baykuşlar öttü.
*
Kimiler gam çekti, kimi eğlendi.
Şans arabasına zenginler bindi.
Onlar sofrasında börek, bal yerken,
Fakirde açlıktan mide delindi.
*
Hırsızlar kol gezer oldu kamuda.
Kapattı gözünü adalet hanım
Düdük çaldı, cümle kalktık amuda,
Gün etti gününü, adalet hanım
*
DOSTOZAN’ım güce gitmesin sözüm.
Kim ne derse desin Türklüktür özüm,
Birazcık saygıyı çok görmen bize,
Zırvayla iştigal değildir çözüm.
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın. 26.03.2018