Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
Yurdumuzun her köşesi ayrı güzelliklerde, fakat maalesef çoğumuz bu güzelliklerden mahrum kalıyoruz. İş hayatı, ekonomik sebepler, bakış açısı vb. gibi birçok sebepler ülkemizi gezip tanımamıza engel oluyor. Teknolojinin gelişmesi ile her ne kadar gidip görmek gibi olmasa da televizyon ve Internet üzerinden görebiliyor, bilgi edinebiliyoruz. Önceki yazımda bahsettiğim üzere mesleğimden dolayı Mali Tatil olan 1-20 Temmuz arasını Karadeniz gezisi yaparak değerlendirdim. Sizlere kısaca izlenimlerimi anlatacağım.
Karadeniz yurdumuzun yeşillik ve doğal güzellik bakımından en zengin bölgesi, yeşilin her tonu var. Muhteşem manzara ve doğa harikası yerler. Yaşam şartları yaylalara çıkıldıkça zorlaşıyor. Fakat Anadolu insanı çalışkanlığı ve zekası ile bu zorlu hayatı benimseyerek bir düzen kurmuş. Her evin kendi ihtiyacını karşılayacak ekini ve düzeni mevcut. Dik yamaçlarda tarım ve hayvancılık yapmaya çalışıyorlar, Yollar dağ başlarına kadar yamalıksız asfalt. Oraları görünce Kahramanmaraş’ a hizmet gelmiyor diye düşündüm. İnsanları gayet kibar ve misafirperver, Anadolu insanı güzeldir zaten. Her ne kadar son günlerde sıkıntılı bir süreç geçiriyorsak da bunu yapanların Anadolu’nun insanı ile ilgisi olmayan insanlar olduğunu biliyoruz. Türkiye de yaşayan herkesin gidip görmesi gereken yerler. Dünyanın 2.büyük mağarası dedikleri Çal mağarası, Boraboy bölgeleri yeterince tanıtılamasa da Ayder yaylası, Çamlıhemşin, Sümela Manastırı, uzungöl, Kaya mezarları ve Karadeniz sahil şeridi ve yaylaları görülmeye değer yerler.
Kahramanmaraş’ın Yeşil Göz, Döngel Mağaraları, Başkonuş, Uludaz ve Andırın yaylaları, Fırnız, Tekir, Menzelet ve daha birçok yeri de doğa harikası yerler ama işletme ve tanıtma yeterince olmadığı için bir türlü gelişemiyor.
Son zamanlarda terör olaylarından dolayı Turizm Karadeniz ve Doğu bölgemizde durma noktasına gelmişse de yeni yeni hareketlenmeler başlamış. Anlatmakla olmasa da İnşallah en kısa zamanda bu kargaşa biter yurdumun cennet olan her köşesini gezme ve tanıma fırsatı buluruz. Sözü çok uzatmadan Şiir en kısa anlatım şeklidir diyerek DOSTOZAN’ ın şiirlerinde anlattığı Karadeniz’ e bakış açısını sizlerle paylaşıyorum.
KARADENİZ
Yeşil ormanları, coşkun denizi,
Tatlı tatlı okşar gözlerinizi.
O sert yamaçlarda çay bahçeleri,
Sanki kahvaltıya çağırır sizi.
***
Horon tepen kızlar, delikanlılar.
Çimenler üstünde yağ gibi kayar.
Yediden yetmişe kemence çalar,
Öper alkış tutan ellerinizi.
***
Mısır, hamsi için vardır orada.
Yer yer boy gösterir fındık arada.
Artık şimdi bir de kivi sırada.
O da vatan bilir Karadeniz'i.
DOSTOZAN
HASRETİM(TÜRK ELLERİNE) VE KARADENİZ
Sahil boyu uzanır sanki yeşil bir duvar.
Göz yaşımdı sahili yıllarca döven sular.
***
Çoruh'un damar damar sana akıttığı su,
Beni de parça parça götürürdü doğrusu.
***
Benim için hasretin acı çeken sesisin.
Kırım'ın Akdeniz'e uzanan bir elisin.
***
Hırçın dalgalarında hasretini sürürsün.
Yılların çilesini sırtında götürürsün.
***
Her ikindi bir alev yelpazesi elinde.
Hasreti haykırırsın, kemençenin telinde.
***
Yorgun dalgalarını usulca sahile ser.
Erisin kucağında acı gün, kötü kader.
***
Kafkasya'dan, Hazar'dan esen rüzgarlarla gel.
İster karakış ile, istersen baharla gel.
***
Getir yüzlerce yıllık taşıdığım hasreti.
Sıla olmasa eğer, kim çekerdi gurbeti
***
Atlas kaftanını giy, gönül tahtıma otur.
Yıkılan kaleleri teker teker geri kur.
DOSTOZAN-1989
KARADENİZ
Yeşile doydu gözlerim,
Yol boyu soğuk sularını içtim.
Karadeniz’im köpük köpük dalgalarına,
Usulca bıraktım gözyaşlarımı.
***
Gök, bulut, yeşil, mavi,
Dağ dağ üstüne binmiş sanki…
Sesin rüzgarların, elinde çam dalları,
Süpürür gibiydi bulutları.
***
Bir bilsen neler gördüm.
Titrek göz kırpışları, altımda yıldızların.
Hazan tependen kızların,
Türkülerini dinledim.
***
Çoruh’un çoşkun sularına bıraktım kendimi,
Bakü de azatlık meydanında buldum.
Ağıt yaktım anaların gözyaşlarına,
Canımdan can kattım gardaşlarıma.
DOSTOZAN
Boraboy, Amasya ilinin Taşova ilçesine bağlı bir koy. Yıllar önce Amasya da görev yapan babam, Amasya ve çevresini çok beğenmiş, doğal güzelliklerine hayran kalmış ve bunun üzerine Boraboy’ u anlatan bir şiir yazmış. Onu da sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim.
BORABOY
Boraboy'da duydum suyun sesini.
Hayali süsleyen bir hayaldi bu.
Sularda yıkanan renk gölgesini,
Dal dal gözlerime serpiyordu su.
***
Bir renk şelalesi doğdu içime.
Ne gam kaldı bende ne de bir keder.
Tarife yeter mi birkaç kelime?
Tanrım, yalnız sana layık bir eser.
***
Gölgeyle ışığın raksı sularda,
Rüyayı geceden gündüze verdi.
Güneşten huzmeler inip ard arda,
İnan ki raks için sıraya girdi.
***
Ayrılırken bilsen ne de kıskançtım.
Gözlerime dolan renkli suları,
Eğilip usulca göle bıraktım,
Bozulmasın diye bu renk duvarı.
DOSTOZAN/AMASYA-31.05.1972
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın.17.07.2017