Bir siyasi büyüğümüzle depremden 15 gün önce Ankara’da bir vesile sohbet etme fırsatım olmuştu.
Sohbetimizin esas konusundan sonra, siyaset nasıl, piyasada kimler var, kimlerin adı dolaşıyor dedi.
Bende dedim ki;
1-Milletin gönlünden geçenler var,
2-Gazetecilerin cebinden geçen var dedim.
Hemen kalktı kapıyı pencereyi kapattı, o arada önemli bir telefon görüşmesi yaptı ve tekrar bana döndüğünde, siyasi büyüğüme isterseniz “Milletin gönlünde olmayanlardan başlayalım” dedim. Kim onlar dedi, söylediğim iki isimden biri gitti, diğeri de muhtemelen yerel seçimlerde gidecek. (Bir takım hususlar anlattım. Bunların hepsinden genel merkezin haberi var dedi).
Gitme sırasını bekleyen içinde seçimin ilk turundan bir hafta önce, siyasi büyüğüme mesaj çekerek bunu görevden alın yada aldırın veya, yeni dönemde olmayacağını bir şekilde deklare edin (+) bir vekil yazar dedim. Tabii ki bu dediğim olmadı ve Kahramanmaraş Ak Parti adına (-) bir vekil yazdı.
Şimdi bunu niye anlattım diyecek olursanız, Allah bir daha yaşatmasın dediğimiz bir deprem yaşadık. Seçim, depremin gölgesinde oldu. Önceki vekil listesi yerle yeksan olarak; Maraş’tan, Ankara’dan, Adana’dan yeni vekillerimiz geldi. Hepsi alanında söz sahibi isimler..
Bu girizgahtan sonra, yazı konumuzun başlığı olan Sipariş yazılar piyasasına gelelim.
Deprem döneminde bazı isimler (Belediye olarak) sınıfta kaldı. Halkın gözünde ve gönlünde olan başkanların durumu genel merkez tarafından da biliniyor..
Özellikle bu dönemde geçer not alan Dulkadiroğlu, Onikişubat, Türkoğlu ve Afşin Belediyeleri var.
Diğer Belediyeler gündemde bile değilken, özellikle Dulkadiroğlu ve Onikişubat gitmeli, Pazarcık kalmalı demek; Sipariş yazılar piyasası açıldı başlığımızın bizzat kendisidir.
Vatandaşlar, şu başkan gitsin bu başkan kalsın deme hakkına sonuna kadar sahiptir.
Amma klavyenin başına geçip, Dulkadiroğlu ve Onikişubat Belediye başkanları gitmeli, Pazarcık Başkanı kalmalı demek, tamamen abesle iştigaldir.. Bunun altında aranacak çok şey vardır.
Bir kalemşör bu kadar net yazıyorsa, siparişlerin başladığını söylemekte bize haktır.
Türkoğlu, Dulkadiroğlu ve Onikişubat Belediyelerinin depremdeki her türlü faaliyetlerinin içinde, bizzat yaşamış, görmüş ve bulunmuş biri olarak fevkaladenin fevkinde olduğunu söylemek bir insanlık borcudur. Bunları bizzat yaşayan biri olarak yinede bunlar kalsın diye yazıya dökemem.
Elbette ki gönlümden geçenler var, amma velakin yazıya dökersen olay farklı boyutlara gider. Hele ilçe halkının bile istemediğini mütemadiyen beyan ettiği Pazarcık için, illa ki kalmalı demek insanın aklı ile dalga geçmektir.
Ve sipariş yazı piyasası ile direkt orantılıdır.
Söz konusu iki belediyenin gitmesini gerektiren bir belge varsa, bunu yayınlamamakta ayrıca mesleki ahlakla ölçülendirilebilecek bir harekettir.
Sipariş demek para demektir, amma para kazanmanın daha onurlu yolları da mevcuttur..
Birini övmek için para alırsın; normaldir, bu bedeldir. Amma biri aleyhine aleni bir şekilde yazmak için, bir başkasından alınan bedelin lügatte adı yoktur.
Not: Bu son cümle geneldir, kimseye ithafen söylenmemiştir. Sakın alınganlık göstermesin bazı arkadaşlar.