Abdurrahim Karakoç’un, Hasan’a Mektup serisinin dokuzuncusunun son dörtlüğünde şöyle der;
Soysuzlar taş atar mukaddesata
Karşı duramazsak bizdedir hata.
Tahammül teşviktir, böyle hayata,
Öl... İnsan küçülmez ölünce Hasan..
Kanalmaraş’tan Mustafa Karaaslan, geçtiğimiz günlerde Belediye Başkanlığını bir tarafa bırakın; önce insan olarak, baba olarak, ağabey olarak hemen herkesin gönlünde yeri olan Onikişubat Belediye Başkanımız Hanefi Mahçiçek’in depremden bu yana insani olarak sarfedilen harcamaları için, “hesap sorulmalı” diyen Mesut Tuğrul’a “''Bizim Mesut'a bir abi nasihatı!'' başlığı ile nasihat etmiş, git ötede oyna demiş, elinde belge yoksa iftira atma demiş, sormak istediğin bir husus varsa, gir randevu al adam gibi sor demiş.
Bunları söylerken de, Başkan Mahçiçek’in deprem boyunca insana hizmet adına yaptıklarından örnek vererek başka bir takım sorular sormuş..
Şimdi Kanalmaraş Mustafa’nın tabiri ile, Bizim Mesut bu nasihatlara ne der bilemem. Zaten ikisinin arasına girmekte kimseye düşmez.
Bizim esas konumuz, bu olağan dışı doğal afette, elinde belge-vesika görüntü-mörüntü yoksa bu işlere girmenin adı başkadır.
Memlekete gelen yardım tırları, İç İşleri Bakanımız Sayın Soylu’nun Başkanlığındaki Valilerden oluşan ekip ve 64. Hükümet Kültür Bakanımız Sayın Mahir Ünal’ın güdümünde Kahramanmaraşlının hizmetine gerektiği gibi sunulmuştur.
Bu gelenlerin dışında arabasını dolduran hayırsever insanlarımızın bireysel olarak getirdiği malzemelerde gerektiği gibi dağıtılmıştır.
Onikişubat ve Dulkadiroğlu Belediyelerimizde kendi çaplarında gelen malzemeleri usulünce dağıtmıştır. Varsa bir yanlış, varsa elinde belge adab-ı muaşerat kuralları ve gazetecilik etiği içinde gündeme getirmek gazetecinin asli görevidir.
Bir diğer asli görevde, Abdurrahim Karakoç’un Hasan’a yazdığı mektupta belirttiği gibi mukaddesata taş atanlara karşı durmak ve doğruları savunmakta doğru inanların görevidir.
Belge olmadan; elimde belge var demiyorum amma hesap sorulmalı demek, çok derin manalar ihtiva eder.
Bizim gördüğümüz, Hanefi Mahçiçek Başkan başta olmak üzere hemen hemen tüm yetkililerimizin elinden geleni yaptığıdır.
Bu hengamede elbette ki aksayan taraflar olabilir. İnsanların yakınlarının cesetlerini kol-bacak-gövde ayrı ayrı yerlere gömülmüş olarak bulduğu bir ortam, destek olmuyorsan da köstek olmama zamanıdır.
Yoksa insanlar bu işin altında başka işler arayacaktır.
Bir mektup yazdım Hasan’a, ha sanaaa, ha Hasan’a diyen Abdurrahim Karakoç’a rahmet diliyorum..