Hoşbulduk Ahmet, Hasan, Ökkeş, Tarık, Ömer... Sayabildiğin kadar say gitsin..
On bir ayın sultanı Mübarek Ramazan yaklaştığında çeşitli methiyelerle işyerleri mahyalar asar ve bu mutlu günü müşterileri ile paylaşırlar.
Hoşbulduk Ramazan kısmı ise bizim vazgeçilmez Ramazan ayı esprimiz.
Bu sene gidip bakmadım. Yine aynı mı?
Arsan Center’in duvarında, dümdüz bir şekilde sadece HOŞGELDİN RAMAZAN yazardı.. Bizde ismi şimdi lazım olmayan gerekmez bir arkadaşımda her görmemizde Hoşdulduk Ahmet derdik. Çünkü; “Ahmet” abimiz işletmenin müdürü idi.
Her Ramazan ayında, daha önce mübarek gün ve günlerle alakası olmayanlar alır kalemi eline, yok yemekleri israf etmeyin, yok toplu yemek vererek tıka basa bilmem naapmayın gibi ahkam keser dururlar.
Kardeşim; Mübarek günler kaynaşmayı, paylaşmayı ve birlikte olmayı gerektiren günlerdir.
İtiraf etmeliyim ki; fetva verecek kadar dini bilgiye sahip değilim. Ama görünen O dur ki; hediyeleşmek sünnettir. Bir arada yemek yemekte bir nevi hediyeleşmektir (Haa, şimdi her sünneti yaptında bu mu kaldı diyecek olanlara; zaman ve zemine göre mümkün olduğu kadar yapmaya çalışıyoruz)..
Hayır sahipleri ve vakıflar zaten ihtiyaç sahiplerine gereken yardımı mümkün olduğu ölçüde yapıyorlar.
Allah hayırlarını kabul etsin..
Şimdi burdan Halk otobüslerine geçelim.
Duvarında Hoşgeldin Ramazan yazan sosyal mekanın hemen bitişinden, arka mahalleden gelen bir ara yol çıkar..
Bu yol ise, yan yola çıkar. Bugün öğle saatlerinde, o yan yoldan çevre yoluna çıkmaya çalışırken, önümde seyreden bir kamyonun az buçuk kararsız kalması ile, o yan yoldan çıkan 46-H-0004 plakalı halk otobüsü, çok beklediğini düşündüğünden olsa gerek, peşinden ana yola çıkmaya çalışan “BEN”i, resmen ezmeye kalktı.
Yol hakkı kendisininde olabilir, kaldı ki, ara yolda olan kendini bilmez halk otobüsü, ana yolda olan Ben..
Hiç bir şekilde bu bir başka arabayı ezmeye kalkma hakkını kimseye vermez..
Bendeniz zar zor kaçarak, kendimi kurtardıktan sonra şoförler arasında ne anlama geldiği çok açık ve net olan uzun uzuuunn klakson çaldım.
Normal şartlarda bu klakson karşısında durup kesinlikle içindeki vahşi duyguları ortaya çıkarması gereken halk otobüsü şoförü kaçtı gitti.
Niye; çünkü ne halt ettiğinin resmen farkında idi.
Benim yerimde panik yapacak bir sürücü olsa, otobüsün altında kalması iş’ten bile değildi.
ŞİMDİ ULAŞTIRMA DAİRE BAŞKANINA SORUYORUM...
Halk otobüsü kullanan sürücülerin kaç tanesi, SRC-BRC cinsinden ne varsa, ve dahi yanında PSİKOTEKNİK gibi teknik şartlara sahip...
Telefonla konuşmalarına, yaşlılara davranış şekillerine alıştık, adam köşe dönerken elinde duraklararası ulaşım dakikalarını gösteren çizelgeleri inceliyor be yahu..
Halk otobüsü sürücülerinden aklı başında olanları selamlayarak, dolmuş şoförü psikozundan kurtulamayanları, ya özel bir adamlık dersine sokmak lazım, ya da başka bir işe yollamak lazım..
Bu konuya bir dokunsan, bin ah işitirsin..
Mübarek Ramazan gününde sabır çekerek, bu konunun bir an önce ıslah edilmesi, toplu taşıma kullananan Kahramanmaraş kamuoyu adına talebimdir.