Doğan görünümlü şahinlerden, susturucusu olmayan bir çoğu plakasız motosikletlerden söz ediyorum.
Pazar günü iki olaya şahit oldum.
Bir arkadaşımın evinde Pazar sabahı kahvaltıya gittim. Ana caddesinin arka tarafa bakan balkonunda, Ahirdağlarından gelen çam kokuları arasında, arkadaşımın sevgisini katarak hazırladığı kahvaltıyı dedikodu eşliğinde götürelim derken, ne dedikodu kaldı, ne çam kokusu.
Yeşil renkli bir şahin-doğan türü araç, çocuklarında bulunda mahalle arası parkının yapında drift-mirift ne lazımsa yapıyor(5. Kattan plakasını göremedim)..
155’i aradık. Akibetini takip etme şansımız yok.
Aynı pazar, Batıpark kavşağında aracımı yıkatmak için, bir yıkamacıya gittim. Arabam yıkanırken ikram edilen çayın yanında, bol eksoz gürültüsü, yere yapışmış araçların gösterileri, plakası ve kaskı olmayan motorsikletlerin geçit töreni vardı.
Kavşakta sağdan-soldan ters taraftan giriş çıkışları, diğer sürücüleri ve yayaları sıkıntıya soktuklarını hiç demiyorum.
İşin garip tarafı, Suriyeli sorumsuz gençlerde bu işi çabuk öğrenmişler. Onlarında altlarında doğan görünümlü şahinler, zengin olanları hariç hurdaya çıkmış araçları alıp trafikte fink atmalar her daim karşılaşacağınız görüntülerden.
Zaten saç traşları, eski Maraş’ın “tas” traşlarını aratmayacak cinsten. Hangi moda stiline giriyorsa çözemedim.
Demem o ki; Pazar günleri trafik tatilde mi..
Tamam her sokağa, her parkın yanına polis dikme şansı yok.
Ama ana arterlerde, kavşaklarda birer polis arabasının konuşlandırılması bu tür görüntülerin önüne geçmek için ne masrafsız çözüm bence.
En önemli husus, bu tür yerlerde görevlendirilen polislerin yanından geçenleri görmemezlikten gelmemeleri .
Pazar günü dinlenme hakkımı gasp eden sorumsuzlara, ve bunlara göz yuman her kademedeki görevlilere hakkımı helal etmiyorum.