Konuya bodoslama girmeme bazı okuyucular haklı olarak, bazıları da haksız olarak eleştiri yapıyorlar. Bu nedenle biraz daha açık, anlaşılır bir şekilde Kahramanmaraş-Adana karayolunun hazin hikayesini kaba hatları ile paylaşmak istiyorum.
Biz aslında sahipsiziz lafı burası için tam geçerli. Çünkü eller aya biz hala yaya vaziyetindeyiz. Kahramanmaraş Göksun yolunu hiç saymıyorum, orası başladı nasıl olsa bitecek.
O yolla ilgili her hangi bir istimlak sorunu yok. O yolun sorunu; sadece Kılavuzlu köprüsü ile Andırın yol ayrımı arasında vadiden geçecek olan güzergah ve ödenek sıkıntısı. Andırın kavşağından bu tarafa başlayan çalışma para bitince durdu, o kısmı daha sonra ele alacağız.
Biz esas konumuza dönelim.
Meşhuuuurr Adana yolu.
Burası şimdi yargıda, yargı kararı bekleniyor. Fakat; yargı kararı beklenirken karayolları vatandaşın tapulu arazisine el koyma gibi bir girişimde bulundu, bu el koyma girişimi mal sahibinin olayı fark etmesi üzerine yarı yoldan ve yargıdan döndü.
Karayollarının bir haftalık çalışması da yarım kaldı.
İstimlak kanununda özetle şöyle bir madde vardır. Bu maddeye göre kamu yararına olan şahıs arazilerinde yapılan plan ve uygulama gereği gerekli istimlak işleri yapılır, arazi üzerinde bina vs. varsa sahiplerinden makul bir zaman içerisinde tahliyesi istenir. Vatandaş ancak istimlak edilen arazi, bina gibi taşınmazların bedeline itiraz eder.
Burada yapılan işlemin kanunla, hukukla, istimlak yasası ile hiçbir alakası yoktur.
Özetle; Karayolları burası benim der. İş mahkemeye akseder. Mahkeme karayollarına belge sorar, yok cevabı alır. Vatandaş kapı gibi tapusunu gösterir, sonuç vatandaş lehinedir.
Karayolları; İstimlak yasası gereği burasının değerini verip alması ve bu yolu bir an önce kamu yararına açması gerekirken, sebebi bilinmez bir şekilde ısrarla vatandaşın arazisine el koyma çabalarını sürdürür.
Ana yol’un dışında birde devrede Belediyenin yapması gereken yan yol var ki; işin bu kısmı tamamen komedi. Biz o kısma sonra girelim.
Emsal arazilerin dönümü 600-700 bin Tl. arasında alıcı bulurken, karayolları söz konusu araziye 180 bin Tl. bedel biçer.
Olması gereken arazinin derhal boşaltılması ve yolun yapılmasıdır. Bundan sonrası vatandaşın arazinin gerçek değerini alabilmek için başlatması gereken hukuki süreçtir.
Lakin karayolları işin yasal olanını yapmak yerine hala; arazi benim demektedir.
*Eğer bu arazi karayollarının ise (Ki; yargı arazi vatandaşın demiştir), ne için işlem yapmamakta ya da yapamamaktadır…
*Bu arazi şu anki sahiplerinin yaklaşık 40 yıldan beri mülkiyetlerindedir. Karayolları biz burayı zamanında istimlak etmiştik derken bunun ispatını yapamamaktadır.
*Burada bilinmeyen geçmişte gerçekten istimlak edilmişte, işin içinde bir fırıldak mı vardır…
*Eğer böyle bir fırıldak varsa; o zamanki yapılan fırıldak işlemden, şimdiki yöneticiler ne için çekinmekte ve açığa çıkarmamaktadırlar.
*Kahramanmaraş-Adana yolunun gidiş istikametinin istimlak edilemeyen Çırçırın önünde kalan kısmının yarım şeridi bile özel mülkiyet sınırları içinde kalmaktadır.
*Geliş istikametinin ise tamamı özel mülkiyet içinde kalmaktadır.
*Vatandaş buraya kazık çakıp, Deli Dumrul gibi her gelenden para isterse haksız mıdır…
*Basiretsiz idarecilerle çalışmak Kahramanmaraş’ın kaderimidir….
Memleketin sahipleri bu işin çözümü noktasında bir sonuca ulaşamadıkları için olay şu an Yargıtay aşamasındadır.
Fakat Yargıtay aşamasında karayolları bir hamle yaparak, vatandaşın arazisini kendi üzerine yapmaya kalkışmış ama becerememiştir..
İşin en vahim tarafı ise; vatandaşın malını ele geçirme hamlesinde, Kahramanmaraş Valisininde kandırılmaya kalkışılmasıdır…
Yarın (06.06.2014)saat 21.00’de; Vali Şükrü Kocatepe’yi nasıl kandırdılar…