Pazar gününün gündemi bu idi. Sosyal medyayı işim düştüğünde kullanırım, devamlı pc başında oturacak zamanım yok. Dün akşam saatlerinde bir arkadaşımın oğlu aradı, “abi yarın Suriyelilere karşı eylem varmış, saat kaçta bende katılacağım” dediğinde olayı öğrendim ve “otur oturduğun yerde” dedim. Açıkçası ciddi bir eylem olacağını düşünmedim. Meğerse bir haftadır sosyal medyada olay çığırından çıkmış.
Sabahta ofiste otururken gelen sesler üzerine valilik önüne gittiğimde olayın vahametini gördüm.
Bu tür olaylar istenmesede iş çığırından çıktımı önüne geçmek pek mümkün olmaz. Burada esas olan olayı en az zararla kapatmaktır. Polisin tutumu ve olayları kontrol edişi birkaç münferit olay dışında iyiydi.
Daha sonra devreye İl jandarma Komutanı da girdi. Bu ikili olayları kontrol altında tutmak ve sükunetle geçiştirmek adına epey çaba harcadılar.
Burada esas olan memlekette olay var, memleketin idari ve siyasi yetkilileri neredeydiler?
Suriyelileri istemiyoruz diyenlerin bir kısmı esasında Kahramanmaraş spor’a yardım edilmeyişinin intikamının peşindeydiler.
Çünkü valilik önüne gelerek önce valiyi istifaya çağıranlar, daha sonra Büyükşehir belediye Başkanı hakkında ileri geri slogan attılar.
Oradan oraya savrulan grubun Belediye önünde askerle karşılaşınca işin rengi biraz değişti ve daha sonra devreye giren Onikişubat Belediye başkanı Hanefi Mahçiçek grubun dağılmasını sağladı.
Milletvekili Başkan’a Ulaşamadı..
Suriyelileri istemiyoruzcular Valilik önüne geldiklerinde Vali ya da Büyükşehir başkanı ortaya çıkıpta, “Ey istemezükçü kardeşler, Suriyelileri kovmak olayı bizi aşar. Biz durumu Ankara’ya bildirdik. Tıpkı komşu Antep’teki gibi ikinci bir çadır kent yapıp bunları oraya alıp kontrol altında tutacağız, ama bunun biraz zaman lazım” dese olay biter, millet dağılırdı.
Geçmiş 78 olaylarını yaşamış biri olarak kendi kendime vazife verdim ve Vekilleri arayıp özellikle Büyükşehir başkanına durumu bildirmelerini, başkanın birkaç kelime etmesinin faydalı olacağını söyledim.
Grup başkan vekili sıfatıyla ilk aradığım Sayın Mahir Ünal’ın telefonuna danışmanı çıktı. Durumu anlatarak toplantıda olan Sayın Ünal’a işin vahametini anlatmasını istedim (Yazıyı kaleme aldığım 14.07.2014 saat 01.07 itibarıyla en azından durum nedir diye hala dönen olmadı).
Daha sonra aradığım Sayın Sıtkı Güvenç ise, tekrar bana dönüş yaparak Başkan Fatih Erkoç’a ulaşamadığını söyledi(!).
Sayın Erkoç’un Göksun’da iftar programında olduğu sosyal medyada cirit atarken, Bir vekilin Başkana ulaşamadım demesinin yorumunu sizlere bırakıyorum.
Akşama yakın olaylardan haberdar olan Hanefi Mahçiçek’in kent meydanına gelmesi ile grubun geride kalanlarıda dağılarak şimdilik ortalık sakinleşmiş oldu.
Bugün olanlar oldu, inşallah tekerrür etmez.
Suriyelilerin içinde olan bir kaç çapulcu için kahramanlığımıza, Türk misafirperverliğimize leke sürmeyelim.,
Darda kalmış insanlara el uzatmak bizim şiarımızdır.
Türkiye; dışarıdaki Müslümanlar ve Türkler için baba ocağı gibidir.
Baba ocağına gelenlere kucak açalım ama, gerektiğinde kulaklarını çekelim.
Ama lütfen dozunda kalsın….
Not: Bu arada ortalığı karıştırıpta, “an itibarıyla Emniyet müdürüyle birlikteyiz, olayları takip ediyoruz” diyerek face atıp twit yaparak haddini aşıp kendini bir bok zanneden dangalaklar.. Ensenizdeyim..