Malum olduğu üzere biz kalemşorların yazısının beğenilmesi, takdir edilmesi, yüreğine eline sağlık denilmesi kadar, hay eline ayağına denilmesi de bize sanatçıya yapılan alkış gibi gelir. Her iki durumda da okunduğumuzu anlarız.
Tıpkı hakemlik yaptığım yıllarda da seyircinin sessizliğini bozmak için zararsız bir yanlış bayrak çekip seyirciyi uyandırmak gibi de arada bir zülfiyare dokunup etrafta neler olup bittiğini, kimin kimlerle nasıl bir menfaat ilişkisi içerisinde olduğunu anlamak lazım geldiğini geç anladım.
Büyüklerimizin anlattığı, varını yoğunu servetini siyasete ve memlekete harcayan siyasetçilerin yanında (gerçek amacı siyaset ve hizmet olanları tenzih ederek), işini gücünü geleceğini servetini siyaset üzerine kuranları gördükçe bazı olayları gündeme getirmekte de çok geç kaldığımı anladım.
Don kişot değilim. Elime kılıcı alıp yel değirmenlerine saldırmaya gücüm yok. En kahraman Rıdvan’da değilim (en kahraman Rıdvan; Mizah dergisi Fırt’ın kötülere karşı mücadele eden hafiyesidir). Kötülerle pisliklerle tek başıma mücadele edemem.
Sayın Ekrem Erdem’e açık mektup ve Belediyenin tabakları yazıma gelen telefon, mail ve yorum desteği gösterdi ki ben bu yolda yalnız değilim.
1982’de Mehmet Taş’la birlikte başladığım bu meslekte hep ödül almaktan korkmuşumdur. Çünkü ödül aldığınız zaman çıtayı hep yukarılarda tutmak zorundasınız.
Gelen telefonlar, mailler ve yorumlar bana verilen ödüldür.
Bu nedenle; yayınladığım reklamı yazılarımla bağlantılı olarak “reklam görülmedi” diyerek inkar eden bir zihniyetle, cirlook şirketini kurup gününü gün edenlerle memleket adına, insanlık adına mesleğimin misyonu adına mücadele etmeye devam edeceğim.
Şimdi gelelim sadede.
Evet Sayın Ekrem Erdem hocama teşekkür ediyorum. Beni aradı, bazı şeyleri paylaştık. (Bunlar bende gizli kalsın).
Sayın Erdem’in gösterdiği hassasiyeti hala buradakilerden göremedim. Keşke aramasaydınız da Değerli Ekrem Hocam, ben size mektupları 3-4-5 diyerek sıralamaya devam etseydim de, teşkilattan sorumlu Genel Başkan yardımcısı olarak temayülde dönen dolapları, doping yaparak ömür boyu güreşten men cezası yemiş, milli minderden kaçarak güreşe ihanet etmiş ve kısaca güreşten ekmek yemeyi hak etmemiş birinin belediye de güreş koordinatörlüğü yaptığını, kimlerin buna arka çıktığını da anlatsaydım..
Haa vazgeçmiş değilim, sakın yanlış anlaşılmasın…
Ben Sayın Ekrem Erdem hocama hassasiyetinden dolayı bir kere daha teşekkür ederken. bu kadar yazılara ses çıkarmayan ve sessiz kalan vekillerimize de hayret ediyorum…