Aslında bu densizler kelimesi yerine en hafifinden baş harfi “İ” olan bir kelime kulanılması gerekti ama; şerefsizleri, rüşvetçiler, ekstra mazot fişi alarak devletten 3 kuruş koparmaya çalışan pislikleri ve dahi gitmediği göreve gitmiş gibi yapıp yine devleti sövüşlemeye çalışan p…nk’leri yazmaktan dolayı hakkımda açılan davalardan yeni kurtulduğumdan, densizler gibi yumuşak giriş yapmak istedim.
Aslında bugünkü densizlerin kim oldukları, ne mal oldukları belli.
Kısaca fetoşcular..
Gün geçtikçe işin vehameti ve gerçek niyetler ortaya çıkıyor. İlk günlerde “bu nasıl darbe, bu saatte darbe mi olur” diyenler, gerçekler ortaya çıktıkça küçük dillerini yutmamak için büyük bir gayret içerisindeler..
Adamlar başaramadı..
Başarısızlığın sebeplerini burada anlatmaya gerek yok. İş uzar.
Darbeler gece yarısı olur bu oyun diyenler, işin darbe değil iç savaş amaçlı olduğunu, bu yüzden gece yarısı değil de; Temmuz ayında herkesin dışarıda olduğu bir saati seçtiklerini işin uzmanlarından, itirafçıların ifadelerinden öğrendikçe, aman yarabbi ne büyük tehlike atlatmışız diyerek şükür faslındalar.
Şerefsizler başaramadılar..
Ama bu başarızlığın acısını çıkartmak için çeşitli atraksiyonlara girecekleri çok net bir gerçek. Çünkü 40 yıllık emek gitti. Bu atraksiyon gerçeği belki silahla olmayacak..
Ortaya fitne sokacaklar.. Gerçek olmayan iddialar ortalıkta dolaşacak. Bunu ben demiyorum, işi bilen aklı yeten büyüklerimiz diyor.
Malum önce 64. Hükümetin Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’a yapılan iftira kampanyası, ardından Başbakan Yardımcımız Veysi Kaynak üzerinde denenen çirkinlikler.
Mehmet Taş “ İnsan Allahtan korkar”, Mustafa Şirin’de; “köpekler istedi diye atlar ölmez” diyerek bu durumu gündeme taşıdılar.
Eline kalem alan elde birinin ne dediği çok önemli değil. Kervan her türlü engellere rağmen yürümeye devam edecektir..
Adamcağızın zaten bir bildiği olsa direk yazar. Cevap verirsen belge açıklarım haa diye birde tehdit savurmuş.
Bre densiz, bre dengesiz, bre edepsiz…
Senin gibi eline kalem alan tiplerden bizde de var. Yazarım haa deyip bir beklenti içerisinde olur. Ama sen boşuna beklersin.. Çünkü senin gibilere bırakacak pabucumuz yok..
Onun için derim ki; gidin ötede oynayın, Amerikanyaya gidin, 400 dönümlük bahçede el sende oynayın, yakar topu oynayın, birbirinize vurun, vurdurun, oynayın işte..
Ama bizden uzak durun.
Afşin’den dostum arkadaşım Sait Tahiroğlu; “15 temmuz’da abdest aldık çıktık, bu defa sadece abdest alıp çıkmayız” diyor..
Hepimiz aynıyız ha…