Ülke genelinde olduğu gibi Kahramanmaraş’ta da 3 parti seçime ağırlıklı olarak hazırlanıyorlar. Bu seçimde de daha önce olduğu gibi, vekil listelerine tepki her partide var. Bu zamana kadar ki tablo genellikle 6+1+1 şeklinde gerçekleşirken, her bir parti yukarıda belirttiğim gibi diğer partilerin vekil listesine itirazı değerlendirerek kendi vekil sayısını artırma peşinde.
Bir zamanlar bir banka reklamı vardı; “Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı bankasıyız” diye (Osmanlı Bankası şimdi olmadığı için bu reklama girmez.)
Şimdi partilerin aday listesi, büyük bir seçmen kitlesi için çok önemli değil.
Kendi partisine tepki gösterecek, diğer partiye verecek. O diğer partideki de kendi partisine tepki gösterip öbür partiye verecek.
Sonucu belirleyecek olan, bu diğer ve öbür partilere kayacak olanların sayısı.
Bu durum seçim yaklaştıkça biraz daha netleşir, bu konuyu ilerde daha netleşmiş olarak, ilçe turlarımızı tamamladıktan sonra tekrar kamuoyu ile elbette ki paylaşacağız.
Biz esas konuya, başlık konumuza dönelim.
Nilden gelen esintiler.
CHP bu seçime iddialı ve iştahlı hazırlanıyor. Ön seçim yapıldı, sonuca partililerin büyük çoğunluğu “tamam” dedi.
CHP bilinen sebeplerden dolayı ikinci sırayı kontenjan yaparak, buraya Bayazıt’lardan bir siyaset bilimci atadı.
İletişim konusunda yüksek lisansla birlikte, politik iletişim eğitimi alan ve “siyasi ve politik iletişim hayatımın her döneminde oldu” diyen Ayşe Nilden Bayazıt Postalcı’dan söz etmek istiyorum.
Siyasi CV’si tamam.. Geçer..
CHP’nin ikinci sırasına gelmesiyle birlikte bir hareketlilik sebebi oldu..
CHP’de Kamil Dalkara’dan dolayı bir hareketlilik zaten mevcut.
Kendi yazımıyla Nilden Bayazıt’da, görmüş olduğu onca eğitime rağmen, basın’la bir iletişim eksikliği var.
Bu eksiklik teşekkür etmeme ve yazılanlara itiraz etme, tenkit etme gibi zuhur ediyor.
Bunun sebebi de; tarhana yiyerek büyümenin dışında şahsi olarak Maraş’la fazla bağlantısı olmayan Nilden Bayazıt Postalcı, tanınma anlamında kendisini Kamil Dalkara ile aynı kefeden görmesinden kaynaklanıyor.
Şöyle ki;
Basın’ın ben dahil siyasi arenaya arz-ı endam eden Postalcı’ya ilgisi büyük oldu. Haberleri yapıldı.
Postalcı, bir kuru teşekkürü bile esirgedi.
Amma velakin haberi yapılırken, yanlışlıkla soyadına KAÇAR yazılmasına büyük tepki gösterdi.
Bu normal.
Anormal olan ise; haberini yapıp face duvarına yapıştıran bir basın mensubuna, “Kamil’le beraber olan (ifade aynen öyle) haberleri benim sayfamda paylaşmayın” diye tepki göstermesi.
Basın mensubu ise; “haberin detayını okuyun, orada birlikte gittiğiniz haber var” diye cevap veriyor.
Bundan sonra ne konuşulduğunun önemi yok.
Önemli olan Sayın Postalcı’nın bence çok çabuk havalara girmesi.
Yaptığı basın toplantısına basın büyük ilgi gösterdi. Ama bu ilginin esas sebebi, basın toplantısını Kamil Dalkara ile birlikte yapacağının duyurulmuş olmasıydı.
Belki Sayın Postalcı bilmeyebilir ama, bizim memlekette; “tavuk olmadan tağa çıkmak” diye bir söz var..
Bakalım eksikliklerini giderebilecek mi, yoksa tepeden bakmaya devam mı edecek?…..