12 ŞUBAT ŞENLİKLERİ VE MEGAPARK..
Fatih Erkoç büyükşehir başkanlığına aday gösterilmeden önce aleni olarak karşı çıkanlardan biri bendim(zaten benden başka da aleni olarak yazanı da görmedim)..
Aday gösterildikten sonra, İstanbul’dan bir ağabeyim beni aradı..
Dedi ki; Fatih Erkoç’a karşı olduğunu görüyorum. Siyasette liyakat önemlidir. Erkoç’da partinin ilk kurulduğu günden bu yana bu davanın içindedir, bundan sonra sana düşen desteklemektir dedi.
Şu an izin almadığım için adını zikretmeyeceğim bu abimin lafı üzerine yelkenleri indirdim. Zaten mesleki kankilerim Mehmet Taş ve Mustafa Şirin’de daha sonra 1 yıla çıkarttıkları bir geçiş süreci belirlemişler ve eleştirmeme kararı almışlardı.
Bu süre içerisinde gittim, Başkan’a hayırlı olsun dedim. Daha sonra asistanı vasıtasıyla randevu istedim, bizzat kendisiyle de konuştum ama, randevu talebimiz bir türlü gerçekleşmedi.
Havadismaraş’ın logosunun hemen altında “yazılmasını istemiyorsan, yapma” yazar..
Bendeniz bir türlü Başkan’la muhatap olamayınca gördüklerimi yazmaya devam ettim. Kimine göre Donkişotluk, kimine göre kahramanlık olan bu eylemim kurtuluş bayramına kadar devam etti.
İstanbul’daki abim yine aradı.
Anlattım..
Dedi ki; Başkan’ın her şeyden haberi olmayabilir, ekibini değiştirmesini öner dedi.
Koskoca başkan bunun farkında olamıyor mu dedim…
Mum dibine ışık vermez misali fark etmeyebilir, etrafındakilerde; kimisi korkudan, kimisi yalakalıktan ses çıkartamayabilirler dedi. İlk kuruluş esnasında idareci seçerken yanılmış ya da yanıltılmış olabilir dedi.
Düşündüm taşındım, abim haklı.
Bu işin takipçisi Kültür Daire Başkanlığıdır. Kültür Daire Başkanının Büyükşehir’i denemek için geldiğini, beğenmezse geri gideceğini sağır sultan bile bilir.
Özgeçmişinde bilmem kaç sayfa katıldığı seminerleri yazan Sayın Kültür Dairesi başkanının, Maraş geçmişinden, tarihinden bihaber olduğu ortaya çıkmıştır.
Muhtemelen özgeçmiş’teki bu kalabalık sayfa büyükşehir yöneticilerini yanıltmış olabilir.
Biz katıldığımız seminerleri yazsak, kitap olur.
96’dan bu yana katıldığımız mesleki seminerlerimiz dışında, Rahmetlik Rektör Osman Tekinel zamanında beklide 500 kere çiftçi ve su seminerlerine katılmışlığımız vardır.
Bu minvalden hareket edecek olursak bizimde park bahçe su kanalizasyon gibi görevlere mi gelmemiz lazım gelir.
Daire başkanın alt kadrosunda olan Kültür Müdürüde bu işte sorumlu ve suçludur.
Bunun adı başkan Erkoç’a komplodur. Başarısız gösterme çabasıdır.
Mustafa Poyraz zamanında Kültür Müdürü ve biri şu anda Büyükşehir’de bir daire başkanı olan 2 ortağının neler yaptıklarını(!), bizzat başkana anlatmıştım. Başkan Poyraz’da zamanın encümen başkanı mektep arkadaşım Veysel Güzelbulut’a burada bir dolap dönmüş, bu dolabı durdur demişti.
Demem odur ki; Başkan Erkoç işi gücü bırakıp daire Başkanı ve alt kadrosunda bulunanların işine bakmaz. Ama verdiği emri takip etmesi gerekir. Verdiği emrin yerine getirilmesi içinde, emir verilen kişinin işini ciddiye alması gerekir..
Bizim kavgamız, Fatih Erkoç’la değil, maiyetine aldığı adamları iyi seçememesi ile ilgilidir.
Bu adamların yapacakları işe göre olmamaları, hem memlekete, hem Başkan’a zarar vermektedir.
Bizim yapmamız gereken, memlekete hizmet edenleri destekleme ve katkıda bulunmaktır.
Bunu yaparken de elimizdeki pamuklu şeker değil, kalem’dir.
Kimse yazdıklarımızdan rahatsız olmasın, dediklerimizde gerçek payı var mı ona baksın..
Memlekete hizmet noktasında olumlu her icraatın arkasındayız, Başkan Fatih Erkoç’un da, sesimize kulak verdiği sürece sonuna kadar arkasındayız..
Bu bir beyaz bayrak sallama hareketi değildir….
İLKER ÇİTİL’E TEŞEKKÜR..
Geçtiğimiz ay içerisinde piazza-megapark ortak skandalı başlığı altında bir yazı keleme almıştım. Özellikle hastanede yapılan absürt ve yasa dışı hareketleri gündeme getirmiştim.
Hastaneye zarar veren ve muhtemelen hastane sahibinin haberinin olmadığını düşündüğüm bu doktor icraatları(!) ile ilgili olarak, bu işleri kontrol etmesi gereken sağlık Müdürlüğü’nden bu güne kadar ses çıkmamıştı.
Bugün sağlık Müdürlüğü’nden istifa ederek meclis yolunda ilk adımı atan ve Basın’la buluşan sevgili İlker Çitil’e, bu konuda şu ana kadar hiçbir yetkiliden ses çıkmadığını ve bu işin kontrol merciinin hangi kurum olduğunu öğrenmek amaçlı sormuştum.
Sağlık Müdürlüğü olduğunu ve konudan haberdar olmadığını söyledi. Sağlık teşkilatındaki kuş uçtu, yan yattı, çamura battı gibi hiç alakasız her türlü eylemi basın’a servis yapan Basın biriminin bu haberle ilgili yetkilileri bilgilendirmediği ortaya çıktı.
Basın birimindekilerin işi fotoğraf çekip, iki satır yazı yazmak ve geri kalan zamanda lak lak yapmak değil. Yerel basını takip edip, amirlerini bilgilendirmektir.
Tam; bu işi takip eden ilgili kurum ya da kurumlar kim, yoksa ortak mı çalışıyorlar diyecekken, Sevgili İlker Çitil istifa etmiş olmasına rağmen konuyla ilgileneceğini ve Sağlık Müdürlüğünde şu an görevde olanlara konuyu aktaracağını söyledi.
Hassasiyetinden dolayı çok teşekkür ediyorum.
Akşama doğru tekrara arayarak, yetkililerin haberleri olmadığının anlaşıldığını ve yazımı ihbar kabul ederek gerekli soruşturmanın hemen başlatıldığını söyledi..
Bir kere daha teşekkür ederek, yeni çıktığı hizmet yolunda kendisine başarılar diliyorum..