Milletvekilliği yolunda son 8’e kalacak olanların belirlenmesinde sona doğru yaklaşıyoruz. “7 Nisan’a çeyrek kaldı” desek yeridir.
Ve hâlâ kime sorsanız (ben 24’deydim, 16’ya kaldım) diyor. Enteresandır; esas sona kalması kalması gerekenlerden ses çıkmazken bu (sona kaldım) diyenler, dona kaldıklarını gördüklerinde, kendileri açısından çok geç olacak.
Bugün Ak Parti İl teşkilatının Mart ayı divan toplantısı vardı. Vekillerden sadece Sıtkı Güvenç’in olduğu Mart ayı toplantısında, salonun arka kısımları ve balkon kısmı bomboştu.
Artık eline siyah eldiven takıp tokalaşan ve salondaki varlığını hissettirmeye çalışan bayan aday adayına bu işin “OUT” olduğunu birilerinin anlatması gerek diyerek, genel görüntüye bir göz atalım:
*Divan Başkanlığını yapan Yerel Yönetimlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Ramazan Yavuz, sakin görünmesine rağmen heyecan yapmış olmalı ki, zaman zaman ufak tefek sunum hataları yaptı. (2 toplantı daha idare ederse sorun kalmaz.)
*Teşkilat ve halk temayülü bittiğinden aday adaylarının yarıdan çok fazlası oralarda görünmedi. (Katılmayanlar zahar Ankara’da –güya- kulis yapabilme peşindeler.)
*İş yoğunluğundan (!) toplantıya katılamayan vekillerin tebrik telgrafları okundu. (Yeni Türkiye’den bahsederken, artık telgraf yerine, e-mail atsalar daha iyi olur) diyenler vardı. Bir de; madem telgraf göndermek lütfunda bulunmuşlar, (sadece isim okusalar daha iyi olur) diyenlerde mevcuttu.
*Türkoğlu’nda yapılan hizmetlerin anlatıldığı bölümde, sunumu yapan Başkan Osman Okumuş her zamanki nüktedanlığı içerisinde, sahne hakimiyetini gösterdi.
Özellikle kadınlar kahvesi kısmını anlatırken, (hanımlar okey oynarken erkekler artık evde yemekleri yaparlar) sözü alkış aldı.
Tanıtım bölümü bittikten sonra, protokol konuşmaları çerçevesinde, Büyükşehir Belediye Başkanı kürsüye çıkmadan hemen önce Birleşik Basın Birliği (BBB) mensupları olarak salonu terk ettik.
Başkan konuşmaya başladığında kaçınılmaz olarak “İnşallah” ve “hep beraberce” replikli notları tuttuğumuzdan, ve dahi başkan da bu işe bozulduğundan, “morali bozulmasın” diyerek “hep beraberce” kebap yemeye gittik. (Kaldı ki “fazlaca etkimiz” yok ki, not alıp haber yaparak neden vaktimizi boşa harcayalım. Değil mi?)