Bugün keyfim yerinde.. Çektim takım elbisemi gittim bayram yerine.. Bayramın manevi havasını yaşadım, tattım.. Keyfimi kimse bozamaz demiştim ama, Cevdet Hoca ile karşılaşacağımı ne bileyim. Keyfimi toplamak için ne yiyebilirim de bu Cevdet Hoca’yım unuturum derken, aklıma içli köfte geldi. İçli köfte denince de Sabırtaşı..
Bu yüzden yazımı 3 başlıkta derledim. Sırayla gidelim.
BAYRAM YERİ…
Bugün Kahramanmaraş yine bayram adına güzel bir gün yaşadı. O günü yaşayanlardan biri de bendim.
Valilik bahçesinde Sayın Vali, Garnizon Komutanı ve Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere protokol üyeleri, siyasetçiler, sivil toplum örgütü üyeleri, resmi kurum müdürleri ve eş-dost-ahbapla bayramlaştık, kucaklaştık..
*Vali Yardımcısı Sultan Doğru hanımefendinin bayramlaşmak için uzattığı elinin, eski emekli müftü yeni siyasetçi İmran Kılıç hoca efendi tarafından havada bırakıldığını(günah diye-halbuki 7 haziran seçimleri tanıtımında Nursel Reyhanlıoğlu’nun elinden tutmuştu)gördük..
*Yine başta sayın vekil Nursel Reyhanlıoğlu başta olmak üzere bazı partili hanımların protokol sırasında oldukları halde ellerini uzatmadıklarını gördük (Tamam; yaptığınız doğru olabilir, saygı duyarız. O zaman, o protokol sırasında durmayacaksın)..
Valilik protokolü dışında Grup başkan vekilimiz Mahir Ünal’ın bölüm, daha neşeli bir hava içerisinde bayramlaşmayı yaşadı.
Mahir Ünal’ın aynı sırada olan, AK Parti MKYK üyesi Metin Doğan ve eskilerden Yıldırım Ramazanoğlu’da o grupta olunca, bu pozitif hava ortama da yansıdı..
Benim için Bayramın en güzel taraflarından biri Büyükşehir Belediye Başkanımız Fatih Erkoç’la, aramızda olmayan buzların erimesi idi (Laf aramızda bayram sonu, başkanın makamına çay içmeye gideceğim ev tek tarafları buz erimesinin sebeplerini anlatacağım)..
CEVDET HOCA..
Bayramda küslük olmaz, küçük büyüğü gördüğü zaman elini öper bayramlaşır..
Atalarımız dedelerimiz büyüklerimiz hep böyle derdi. Bizde bugün meslekte çömezlik arkadaşım Mehmet Taş’la nasip oldu, Cuma namazına gittik.
Dış kapıdan girişte, Mustafa Poyraz zamanının başkan yardımcısı Cevdet kabakçı işle karşılaşmak kısmetsizliğini yaşadım(Başkan aday adayı olduğu sırada, başkan yardımcılığı görevinden istifa etmeyerek etik kurallarını alt üst etmişti)..
Bayramdır dedik, büyüktür dedik, bayramda küslük olmaz felsefesinden hareketle, göz göze geldiğimiz Kabakçı’ya doğru bir hamle yaptım.
Başkanım bayramınız mübarek olsun dedim..
Hay demez olaydım..
Tamam adamın kucağıma atlamasını beklemiyorum da, mübarek gün yüzü suyu hörmetine insan bir tebessüm eder..
Surat 3.5.. Kafada dumanlar bir milyon..
İstemeyerek uzattı elini Cevdet Hoca. Bizde bir kere uzattığımıza pişman olduk..
Hemen o anda aklıma; altın yaldız yerine normal boya ile yazılan tabaklar, ihale bitmeden giydirilen ekmek dağıtım arabaları geldi.
Kültür adı altında bastırılan gereksiz kitaplar nedeniyle, Belediyenin boşa akıtılan trilyonları geldi.
Tövbe estağfurullah çekerek camiye girdim.
Kusura bakmayın atalar.
Bundan sonra vakti zamanında söylediğiniz sözlerden işime gelene bakacağım..
SABIRTAŞI İÇLİ KÖFTE..
Çocukluğumun kurban bayramında bol bol yiyeceğimiz içli köfte ile, anamın sarıp sarmalayıp fırına yolladığı cevizli kıvrım vardı.
Çünkü Kıvrım ve özellikle içli köfte Kurban bayramına has bir yemekti. Tıpkı Ramazan bayramında çörek ve hoşafta olduğu gibi.
Şimdiki zamanda ne o zamanki kıvrımı yapan var ne de içli köfteyi.
Kıvrımı bir tarafa barakalımda, şimdiki hanımlar içli köfteyi bile zor yapıyorlar.
Bu içli köfte meselesi özellikle dışarıda yaşayan hemşerilerimiz için çok ciddi bir durum.
Maraş’takileri bilemem ama; İstanbul’da yaşayan hemşerilerimiz bu konuda çok şanslı.
Canları içli köfte istediğinde Taksim İstiklal caddesinde hemşerimiz Mustafa Topcuoğlu ve muhterem eşinin sevgilerini katarak yaptıkları içli köfte ile bu köfte sorununu çözebilirler..
Ben yedim beğendim.