Geçen
ay memleketim Kahramanmaraş’ta şu üç ayrı hususta sunumlar gerçekleştirdim ve
eğitimler icra ettim. Birinci sunumumuz, Kamu Yönetiminde Ahlaki Değerler,
Meslek Etiği ve İş Ahlakı. İkinci sunumumuz Kurum Kültürü ve Aidiyet Duygusu.
Üçüncü sunumumuz Yeni Neslin Duygularını Anlamak ve Onları Doğru Biçimde
Yetiştirmek.
Tabi bu
sunumların yanında İşyerinde Huzursuzluğa Neden Olan Mobbingin Önlenmesi, Zaman
ve Performans Yönetimi üzerine de sunumlar gerçekleştiriyor ve seminerler icra
ediyoruz.
Kamu
görevlilerinin etik yönden ve etik değerler yönünden bilinçlendirilmesi üzerine
15 yıldır, mobbingin önlenmesi üzerine 10 yıldır ve kurum kültürü, aidiyet
duygusu, zaman ve performans yönetimi, üzerine 5 yıldır çalışıyorum.
Bu süre
zarfında gördüm ki, sözü edilen bu konular birbirlerinden önemli ve gençleri ve
kamu görevlilerini geliştirmeye ve bilinçlendirmeye yöneliktir.
Bunlar
içinde zaman ve performans yönetimi sanırım daha da önemli. Çünkü zamanı yönetemezsiniz,
zaman sizi yönetir. Zamanı akışına bırakırsanız, rüzgarda savrulan bir yaprak, selde
sürüklenen bir kütük misali yok olur gidersiniz. Bu durum hem şahıs ve
hem de Devlet ya da özel sektör yönetimi için geçerlidir.
Yok
olmamak ve bir değer olarak ifade etmek için zaman yönetimi çok mühimdir. Zaman
yönetimi yalnızca kamu görevlileri ve memurlar için değil herkes için mühim bir
konudur.
Bu
mühim konuyu anlatacağım yazımın başlığında suya ve zaman aynı anda dikkat
çektim Gerçekten de “iki şeyi akışına bırakamazsınız!” Bunlar su ve hayattır.
Hayat
derken elbette de insanlara tevdi edilen ve bir ömür boyunca verilen zaman
kastedilmektedir. Hayat vakittir, vakit hayattır.
Suyu ve
hayatı (zamanı, vakti) akışına bırakamazsınız. Peki bırakırsanız ne olur? Ne mi
olur? Etkinsizlik olur. Verimsizlik olur. Mutsuzluk olur. Huzursuzluk olur.
Fakirlik olur. Geri kalmışlık olur. Allah’ın verdiği nimete karşı nankörlük ve
ilgisizlik olur. Olur da olur yani.
Suyu
akışına bıraktınız diyelim. Ne tarla suladınız, ne bağ-bahçe ektiniz, ne enerji
maksatlı yararlandınız, ne turizm maksatlı yararlandınız, ne elektrik
ürettiniz, ne içme suyu olarak kullandınız. Kısacası hiçbir şey yapmadınız. Ne
olacak? Su akıp gidecek. Oldu mu şimdi. Su, Allah’ın en büyük nimetidir. Nasıl
olur da ondan yararlanmazsınız siz. Suyu öyle tasarruflu bir şekilde ve öyle
planlı bir biçimde değerlendireceksiniz ki adeta damlasını boşa kullanmamanız
gerekir. Damlasını israf etmemeniz gerekir. Suyu kendi haline
bıraktığında üstelik, tehlike de oluşur. Suyun önüne bent koymadınız,
kenarlarına duvar ve kanal yapmadınız diyelim. Ne olacak? Su etrafına zarar
verecek ve her yeri darmadağın edecektir. Suyu kendi akışına bırakmak
zararlıdır.
Gelelim
diğer hususa, yani zamanı, vakti ve bize verilen ömrü doğru ve iyi bir şekilde
kullanmazsak ne olur?
Hayatı,
ömrü, zamanı, vakti doğru ve iyi yönetmediniz ve akışına bıraktınız ne olur? Vakit
ve ömür, Allah tarafından bizlere bahşedilen en büyük nimettir. Bu
nimet akışına bırakılırsa, israf edilirse, iyi yönetilmezse, büyük vebali ve
sorumluluğu vardır. Bu nimeti iyi değerlendirmek için ister şahsi, isterse
kurumsal olarak, bize düşen görevler ve ödevler vardır.
Bu
yazıda tabi hepsini tek tek belirtmek zordur. Ancak bazı önemli hususlara ve
zaman yönetiminde gerekli olan bazı konulara dikkat çekeceğim.
İster
ailede, isterse bir kurumda olsun, zaman (vakit) yönetiminde, planlama,
karar verme, uygulama ve gözden geçirme şeklinde dört aşama (safha)
mevcuttur.
Bu dört
aşamaya göre işleri gerçekleştirin. Hata yaptıysanız düzeltin ve tekrar
planlayın. İşyerinde ya da ailede yapacağınız işleri yazıyla not edin ve
yazılı planlamaya önem verin. Unutmayın ki, “söz uçar, yazı kalır.”Ertelemeler, beklenmeyen ziyaretçiler, gereksiz telefonlar, mükemmelcilik
takıntısı, hayalci ve gerçekleşmesi zor planlar zaman yönetiminin engelleyici
ve başarısızlığa götürücü nedenleridir.
İşlerin
gerçekleştirilmesine en uygun saatler sabah insanın en dinç ve zinde olduğu
vakitlerdir. Bu nedenle sabah saatlerinde işlerin büyük kısmını halledin.
Atalarımız boşa mı demiş, “bereket sabah başlar.” Hatta
“rızkın sabah taksim edildiğine ve bu taksime uymak için en erken saatlerde işe
koyulmak gerektiğine” inanılır bizim Dinimize göre.
Bu
anlattığımız hususlar genel olarak zaman yönetiminde geçerli olan kurallardır.
Kurumlarda zamanı, mesaiyi doğru ve iyi yönetmek için de şu noktalara öne
çıkartıyorum:
İşlerinizde Öncelik sıranız olsun, etkin iletişim
ve koordinasyon mekanizmalarınız olsun, yetkileri mümkün olduğunuzca
astlarınıza devredin, işbölümü kurun, yapacağınız işleri detaylandırın ve iş
kontrol listesine (checklist’lere) bağlayın ve hedefinizi neden, nasıl, ne
zaman, kiminle, nerede gerçekleştireceğinizi iyi bilin. Bu cümle içine, checklist’i özellikle
yazdım. Yoksa Türkçe yerine yabancı dilden geçen bir kelime kullanmasını hiç
sevmem. Burada özellikle checkliste dikkat çektim. Gelişmiş Ülkelerin yönetici
ve çalışanları neyi nasıl nerede ne zaman niçin ve kimin için yapacaklarının
listesine checklist diyorlar. Adeta, her adımlarını checkliste
bağlamışlar, planlı çalışıyorlar. Bizim de çalışmalarımızda bir checklist’e
(kontrol listesine) bağlı olmamızda fayda vardır.
Evet,
suyun değeri ve zaman yönetimi üzerine daha nice hususları belirtmek mümkündür.
Yazımız hacmi hepsini belirtmeye kafi değil. Şimdilik bu kadar.
Yazımın
sonunda ayetler ve hadis-i şerifler yazarak sizleri su ve hayat konu hakkında
tefekküre çağırıyorum. Tabi bu iki konu bağlamında şunu da
bir kez daha hatırlatıyorum: “Su
hayattır, hayat su ile yaşanır. Susuz hayat mümkün değildir.”
Şimdi
ayetler ve hadis-i şerifleri sunuyorum.