Yazımın en başında
belirteyim bu Anayasa önerisinde kesinlikle siyasi bir bakış yoktur. “Devletin
yönetim şekli budur, demokrasidir, başkenti şuradadır, dili budur, laiktir,
değildir”, bu tür hiçbir öneri bu Anayasa önerisinde söz konusu olmayacaktır.
Bu Anayasa önerisinde
yalnızca sosyal, ekonomik ve kültürel öneriler göreceksiniz. Bizim siyasetle
işimiz yok. Daha doğrusu siyasetle işimiz var da, politika ile işimiz yoktur. “Bizim
siyasetimiz Ülkeyi sosyal, ekonomik ve kültürel gerçeklerle yönetmektir.” Tabi bunu söylerken Ülkenin seçimle, adaletle ve
yalnız bir başkentten yönetilmesi gerektiğine itiraz etmiyoruz. Bunlar
gereklidir. Bunlar dışında başka gerekçeleri öne çıkararak Ülkeyi yönetmek
günümüzde huzur getirmez, sorun getirir.
Burada bir başka hususu
daha belirteyim, gençler için geliştirdiğim bu Anayasa önerisi herkes için de
geçerlidir. Zaten Gençler için geliştirilen öneriler herkese de fayda sağlar.
Bu tespitleri
belirttikten sonra gelelim Gençler için Anayasa önerisine. Anayasa
önerimiz 10 bölümden müteşekkildir.
1-
İNANMAK VE ÖZGÜVEN İÇİNDE OLMAK
2-UMUTLU
OLMAK
3-MÜTEVAZI
OLMAK
4-MERHAMETLİ
OLMAK VE HER VARLIĞA SEVGİ TAŞIMAK
5-AHLAKLI
VE ADALETLİ OLMAK
6-
EHLİYET VE LİYAKAT SAHİBİ OLMAK
7-
BİLGİ VE İLETİŞİME ÖNEM VERMEK
8-ÇALIŞMAKÇALIŞMAKÇALIŞMAK
9-SABIRLI
KARARLI VE MÜCADELECİ OLMAK
10-ŞÜKÜR
İÇİNDE OLMAK
Evet, yukarıda 10
maddelik anayasa teklifimizi sıraladık. Şimdi de bu maddeleri kısa kısa
açıklayalım.
1- İNANMAK VE
ÖZGÜVEN İÇİNDE OLMAK
Her şey inanmak ve güvenmek ile başlar. Kendinize güvenmezseniz başarılı olamazsınız. İnanmak ve güvenmek birbiriyle yüzde yüz bağlantılı iki kelime. Nerede bir güven var ise orada inanç da vardır. Nerede bir inanç var ise orada bir güven de vardır. İnanmadığınıza güvenemezsiniz. Güvenmediğinize zaten inanmazsınız da. Bir de “özgüven” diye bir kavram var. İnsanın içerisinde dış Dünyadan daha büyük bir Dünya var. İnsanın içerisinde dış Dünyadan daha renkli ve daha ahenkli bir Dünya var. Sen büyük değer taşıyorsun içinde! Sen yaratılmışlar içerisinde en değerlisin. İçerindeki cevherin ve değerin farkında ol yeter. O cevher seni başarıya götürür. İçindeki kabiliyetinin farkında ol.
2- UMUTLU OLMAK
“Umut
Allah’tan, umutsuzluk şeytandandır.” Umut mücadelenin kendisidir. Umut olmazsa
mücadele olmaz. Umut olmazsa mutluluk olmaz. Şeytan insana umutsuzluk aşılar ve
insanın mutsuz olmasını ister. Halbuki Yüce Rabbimiz (cc) bizlere her daim umut
ve mutluluk yollarını gösteriyor. Eğer bir insan size umutsuzluk ve mutsuzluk
aşılıyorsa, şeytandan ve düşmandan farkı yoktur.
3-MÜTEVAZI OLMAK
“Kibir
bele bağlanan taş gibidir. Onunla ne yüzülür, ne de uçulur.” Hacı Bayram-ı Veli
bu sözü hepimize bir öğüt olarak söyler. Kibir, insanın hem Dünyasını ve hem de
Ahiretini berbat eder. Ancak, Dünyanın hengamesi içerisinde insan gurura ve
kibre kapılabilir. Özellikle üst görevlerde olanları (mesela bir yetkiliyi, bir
idareciyi) etrafındakiler devamlı şekilde ikaz etmelidir. Mesela, Osmanlı
Padişahları için şu şekildeki bir hatırlatma yönteminin asırlardır uygulandığı
bir gerçektir: “Mağrur olma Padişahım, senden büyük Allah var.” Kibirli olmayan
ve mütevazı olan her insan Allah’ın emrettiği yoldadır.
4- MERHAMETLİ
OLMAK VE HER VARLIĞA SEVGİ VE SAYGI TAŞIMAK
Merhamet,
sevgi ve saygı o kadar güçlü ve o kadar sağlam bir bağdır ki, bütün hayatı
sağlam ve kuvvetli hale getirir. Merhamet, sevgi ve saygı beraberinde huzur,
güven ve heyecan getirir. Merhamet ve sevgi olmazsa Dünya adeta cehenneme
döner. Merhamet, sevgi ve saygı olmazsa kimse kimseye yarım etmez. Merhamet,
sevgi ve saygı olmazsa insanlar şeytanlaşır. Merhamet, sevgi ve saygı ile insan tam olarak insan olur. Kısacası eğer
bir kişide merhamet, sevgi ve saygı yoksa, görünüşü insan gibi gözükse de o
insan değildir. Öyle birisine rastlarsanız kaçın ondan, uzaklaşın ondan.
5- AHLAKLI VE
ADALETLİ OLMAK
Ahlak,
aklın ve ruhun isteğidir. Adalet de vicdanın ve izanın bir gereğidir. Nefis ve
beden, ahlakı ve adaleti değil, zevki ve keyfi öne çıkarır. Hiç kimsenin
bedeni, “ben ahlaklı ve adaletli olmayalım” diye bir kuralı ve hedefi esas
almaz. Beden, her zaman keyfi ve zevki öncelik olarak görür. Hiç kimsenin nefsi
“iyiliği ve doğruluğu, hakkaniyet ve adaleti arzulamaz.” Herkesin nefsi,
kötülüğü ve bencilliği arzular. Biz nefsimize ve bedeni zevklerimize sınır
getirerek ahlak ve adalet üzere yaşamalıyız ki, hem Dünya ve hem de Ahiret
mutluluğuna ulaşalım.
6- EHLİYET VE
LİYAKAT SAHİBİ OLMAK
“Dünya’yı yeniden keşfetmeye” hacet yok. Ehliyet ve liyakat
Yüce Allah’ın emridir. Ehliyet ve liyakat Sevgili Peygamberimizin emridir.
Fazla söze gerek yok. İşte bir ayet, bir hadis: “Allah
size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz
zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa Suresi, 58)“İş, ehil olmayana verilince kıyameti bekle.” (Hadis-i Şerif)
7- BİLGİ VE
İLETİŞİME ÖNEM VERMEK
İletişim
derken kasdımız elbette etkili ve doğru iletişimdir. Bunun adı esasında ilm-i
siyasettir. “Neyi, nerede, nasıl ve ne şekilde söyleyeceğini bilmek ve
söylerken incitmeden, doğru bir şekilde mesaj vermek çok mühimdir. Aynı
zamanda, doğru yerde, doğru vakitte, doğru kişiyle doğru iletişim içerisinde
olmak gereklidir.
8- ÇALIŞMAK
ÇALIŞMAKÇALIŞMAK
Açıklamaya
gerek var mı? Çalışmak, çabalamak, azimli olmak Dünya ve Ahiret huzuru getirir.
Hem bu Dünya için ve hem de Ahiret için çalışmak gereklidir.
9-KARARLI VE MÜCADELECİ OLMAK
“Taşı
Delen Suyun Kuvveti Değil, Damlaların Sürekliliğidir.” Çok
bilinen bir sözdür ve hakikatin kendisidir. Hedefe ulaşmak, başarıyı elde etmek
için kararlılık ve süreklilik şarttır.
Doğru, hayırlı ve tutarlı bir hedefiniz varsa, asla geriye dönmeyin ve
istikametten şaşmayın. Kararlı ve mücadeleci olan hep kazanır.
10-SABIR VE
ŞÜKÜR İÇİNDE OLMAK
Ebû Yahyâ Suheyb İbni Sinân’dan (ra)
rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (asm) şöyle buyurdu: “Mü’minin durumu
gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir.
Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun
için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır
olur.” (Müslim, Zühd, 64) Elhamdülillah,
bizim için Dünya’da her hâl ve her şart, manevi kâr, manevi kazançtır.
Zenginsek şükrederiz ve malın, mülkün hakkını verirsek, zekatını ödersek bu
bizim için hayırdır. Diyelim ki zengin değiliz ve fakiriz, bu durumda da
sabrederiz, asla isyan etmeyiz ve bu da bize hayır olarak döner ve kazançlı
çıkarız. Bir insandaki imanın yansıması işte yukarıdaki gibi olacaktır. Yani ya şükredecek, ya sabredecek. İman, bu
cihet itibariyle iki kısımdan müteşekkildir. İman, sabır ve şükürden
oluşmaktadır.
Evet,
ben 10 maddelik Anayasa önerisini sundum. İnşallah hayata geçer. Vakti
geldiğinde olur, inşallah. Sabırlıyım. Olmasa da ben görevimi yaptım. Şükür
içindeyim.