1-
Ey Genç! Sözünün seviyesini yükseltebildiğin kadar yükselt, sesinin seviyesini
düşürebildiğin kadar düşür.
2-
Ey Genç! Ruhunun isteklerini artırabildiğin kadar artır, bedeninin isteklerini
azaltabildiğin kadar azalt.
3-
Ey Genç! İyileri ve doğruları sevebildiğin kadar sev, kötüler ile eğrilerden
nefret edebildiğin kadar nefret et.
4-
Ey Genç! Kâlbini sevgiye ve güzelliğe açabildiğin kadar aç, kâlbini öfkeye ve
çirkinliğe kapatabildiğin kadar kapat.
5-
Ey Genç! Ata ve baba dostlarına hürmet edebildiğin kadar hürmet et ve vefa
göster, ata ve babanın dost olmadıklarından uzak durabildiğin kadar uzak dur ve
mesafeli ol.
6-
Ey Genç! Zenginlikçe senden yukarıda olanlara gözünü kapatabildiğin kadar kapat
ve sabret, zenginlikçe senden aşağıda olanlara gözünü açabildiğince aç ve
şükret.
7-
Ey Genç! İlim ve irfan sahipleri ile sohbet edebildiğin kadar sohbet et, cahil
ve kendini bilmezler ile sohbetten kaçabildiğin kadar kaç.
8-
Ey Genç! Hayır ve hasenat yolunda yürüyorsan ömrünün olabildiği kadar uzun
olması, Allah muhafaza, şer ve zarar yolunda yürüyorsan, ömrünün olabildiği
kadar kısa olması daha efdaldir.
9-
Ey Genç! Allah rızası için, iyilik ve takva sahipleri kişiler ile
yardımlaşabildiğin kadar yardımlaş, kötü ve bencil kişilerden uzaklaşabildiğin
kadar uzaklaş.
10-
Ey Genç! Haklıysan doğru bildiğin yolda, çekinmeden mücadele edebildiğin kadar
mücadele et, haksızsan inat etme, mümkün olduğu kadar erken doğru yola gelmeye
bak.
11-
Ey Genç! Aklın ve vicdanın her daim iyiliği ve yararlı şeyleri emreder, aklın ve
vicdanının yolunda yürüyebildiğin kadar yürü, nefis ve şeytan her daim kötülüğü
ve zararlı şeyleri emreder, nefsine ve şeytana karşı durabildiğin kadar karşı
dur.
12-
Ey Genç! Dünya mutluluk
yeri değil, Dünya huzur yeri değil, asıl mutluluğa ve asıl huzura hazırlanma ve
imtihan yeri olduğuna dair düşünceni geliştirebildiğin kadar geliştir ve
Dünya’nın mahiyetini idrak et.
13-
Ey Genç! Her doğan günün bir imkan ve yanlıştan dönme için fırsat
saatleri olduğuna dair bilincini geliştirebildiğin kadar geliştir ve her batan
günü de bir muhasebe vakti olarak bilerek her günün muhasebesini yapabildiğin
kadar yap ve nerede nasıl yanlış yaptığını anla ve o yanlışlara bir daha düşme.
Bu öğütlerim sizler
içindir. Aşağıdaki şiirim de sizler içindir. Bu şiirde biz yaşlılar (daha
doğrusu hayatta tecrübe kazanmış bizler) Gençlik Yıllarımızı nasıl görüyoruz?
Bir dinleyin ve Gençliğin kıymetini daha iyi anlayın. Gençliğin değerini bilin.
Evet, şimdi
de şu şiirime kulak versin Gençler!
GENÇLİK
YILLARIMA BAKIŞ
Uzaktan
görünür artık, gençlik yıllarım,
Nasıl
da simsiyahmış başımdaki kıllarım.
Beyaz,
siyah bu kadar önemli mi başta,
Gençlik
yıllarıma böyle bakarım en başta.
Neye benziyor bu
gençlik neye, at mıdır,
Türlü türlü
istek, türlü türlü murat mıdır,
Ele avuca sığmaz
bir kuş mudur rengarenk,
İnsan için en
güzel duygu, en güzel ahenk.
Ayakları
hiç yere değmez gençlik atının,
Değerini
en çok sarraflar bilir, saf altının,
Gençler
bilmez hiç cevherini, kıymetini,
Altın,
nerden bilsin ki, kendi kıymetini?
Daldan dala
konan bir kuş misalidir o,
Şu fani hayatın
tatlı, güzel hâlidir o,
Fark edilmez
belki yaşarken, zamanında,
Kimse oturup
düşünmez gençlik anında.
Gençlere
tozpembedir bu Dünya, bu hayat,
Çalışmak
işkence, hayallerde yatar kat, yat,
İşte
bunun ikisi en büyük, en yaman çelişki,
Ah
gençlik ah, bu hakikati hiç düşünmez ki!
Gençlik elden
gittiğinde hiç geri gelmez,
Yaşlılar bizzat
bilir, yaşamayan bilmez,
Gençlik uçar
gider, elde avuçta tutulmaz,
Yaşlı ve genç
çok farklı, ikisi bir tutulmaz.
Gençlik
dediğin, heyecanların zirvesi,
Fokur
fokur kaynayan bir kahve cezvesi,
Ateşe
düşmek çok kolay, an meselesi,
Sığınaktır
Allah kelamı, besmelesi.
Gençlik
yıllarıma baktım, su gibi gördüm,
Kendi kendime
söylendim, şu gibi gördüm:
"Gençlik,
fırtına, sağa-sola savuran rüzgâr,
Yaşlılık, son
menzil, Dünya’dan ahrete gar."
Ahmet SANDAL