Eski günlere özlem duyduğumuzda, lafa başlarken; “ah eski bayramlar” diye başlarız..
Eski bayramlarda sosyal medya olmadığı için, bizden akıllı (!) cep telefonu olmadığı için, akraba ziyaretleri, konu-komşu muhabbetleri daha samimi olur, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperek bütçenin izin verdiği ölçüde harçlık vererek, bayramın maneviyatı yaşanırdı.
Bu maneviyatlar, Ramazan bayramında çörek-hoşaf, kurban bayramında ise, kurban kesiminden itibaren kimin dumanı önce tütecek yarışı ile biraz daha yükselirdi.
Şimdilerde köklü ve birbirine bağlı ailelere dışında, dost akraba ve konu-komşu ziyaretleri demode oldu.
İnsanlar bayramı bayram gibi görme yerine, tatil olarak gördüğünden hal vakti yerinde olanlar, kendilerini tatil beldelerine atmaya, yerinde kalanlar ise, google amcadan buldukları klişe mesajlarla bayram kutlamaya başladılar.
İşte; “aaah nerde o eski bayramlar” derse büyüklerimiz, haksızlar mı?
Demem o ki; bırakalım şu sosyal medya mesajlarını, gidip gelemiyorsanız bile, sevdiklerinize, eşinize-dostunuza, hısım-akraba ve konu-komşunuza 10 saniyelik sözlü kutlama konuşması yapıverin.
İnanın, sosyal medyanın en caf caflı slaytlı mesajından daha etkili olur..