Bir kamyon
kasası arkasında iki kelimelik bir yazı görmüştüm: "Mevzu Derin"diye yazıyordu. Başlıkta yazan bu soru da derin bir soru. Öyle derin ki bu
sorunun içinde dahi onlarca soru var.
Sorumuz şu: “Kitap
satmak mı için çıkartılır, topluma değer katmak için mi çıkartılır?”
Hemen bu derin
soruya, hızlı ve net cevap vereyim: “Kitap satmak için çıkartılmaz, topluma
yardımcı olmak ve rehberlik için çıkartılır.” Toplumda başta
gençlerimiz olmak üzere yol gösteren ve onların maddi ve manevi başarısı için
katkı sağlayan kitaplar, bu topluma değer katar.
Şimdi
diyeceksiniz ki ve soracaksınız ki, “hem satmak için, hem de değer katmak için
kitap çıkartılamaz mı?”
Bir de şu soru
mühim, “kitap kitap da hangi kitap?” Evet, tüm kitaplar aynı mı? Hangi
kitap? Ders kitapları ile fikir kitapları aynı mı? Yemek kitapları ile şiir
kitapları aynı mı? Roman, hikaye gibi kitaplar ile Tarzan, Teksas, Zagor gibi
resimli kitaplar aynı mı? Şimdi bu sorular nereden aklına geldi senin? diye
sorabilirsiniz.
Kitap
fuarlarından aklıma geldi. Zaman zaman bu fuarlarda görüyorum. Anlı şanlı,
paralı pullu Yazar Efendi, bir sehpanın (ya da tezgahın) arkasına oturmuş ve
müşteri bekliyor. Gariban bir Yazar olsa anlarım. Garibimin cebi üç beş kuruş
para görsün der ve hatta teşvik de ederiz. Zaten fuarlar da adı üzerinde satış
ve pazarlama meydanı değil mi? Bırakın garibanlar para kazansın. Peki bu cebi
şişkin Yazarlara ne oluyor da böyle kitap fuarlarında boy gösteriyorlar.
Bir de son
zamanlarda okullarda öğrencileri seminer ve eğitim, konferans ve söyleşi
ayaklarıyla bir yere toplayıp da en sonunda öğrencilere o yazarın kitaplarının
imzalanması ve imzalanması da bir başka tuzak, esasında kitapların satılmasıdır
maksat.
Bu Yazarları
kitap fuarlarında gördüğünüz gibi bazı konferans salonlarında da görürsünüz.
Kelli felli
ismi cismi besbelli Yazar Efendi, konferans biter bitmez bir sandalye, bir masa
bulup başlıyor imzalamaya ve satışa.
Kitap ile
satış kelimesi dahi ikisi bir arada çok ayrı duruyor. Hiç de birbiriyle uygun
düşmüyor. Yazarın kitap okurunu bir müşteri gibi görmesi de yanlış.
Düşünen ve fikir üreten bir Yazarın kitap
satıcısı olması çok garip. Maksat satış olmamalıdır.
Evet, kimse kusura kalmasın, "kitap satmak için çıkartılmaz,
topluma değer katmak için çıkartılır."
Buraya kadar yazdıklarımdan anlaşılmıştır ki,
"kitap satmak için mi, topluma değer katmak için mi" diye
sorarken maksadım fikir ve düşünce kitapları içindir. Yoksa kişi okullarda
okutulan yardımcı ders kitabı çıkartıyor. Kişi yemek kitabı, şifalı bitkiler
kitabı çıkartıyor. Elbette buna itirazımız yok. Maksat para kazanmaktır.
Ancak kişi
şiir türü, deneme türü, roman türü kitap çıkartırken "bu kitabım yüz bin satacak
ve köşeyi döneceğim" diyorsa, o zaman şunu sormak gerekir.
"Şiir mi yazıyorsun, şiir mi satıyorsun?" Şiir satılık
değildir. Şiir yazılıktır. Şiirden yazlık alınmaz, yazılık alınır. Aynısı diğer
edebi türlerdeki kitaplar için de geçerlidir. Büyük paralar kazanmak için
deneme, roman ve hikaye de yazılmaz.
Evet, bu konu
üzerinde yazdıkça yazılır. Zira mevzu derin. Kamyon kasası
arkasında "Mevzu Derin" yazıyordu ya! Yine oraya geldik.
Kamyon kasası
arkası yazıları deyip de hafife almayın sakın. Bazı kamyon arkası yazıları bir
kitap gibidir. Hatta bazı kitapları alır ve okur, beğenmeyip atarsınız. Çünkü
verdiği mesajı beğenmezsiniz. Ya da "bu kitap hiçbir mesaj vermiyor"dersiniz. Buna karşın bazı kamyon kasası yazıları vardır ki bir cümle ile büyük
bir mesaj verir.
Şimdi diyeceksiniz bu nasıl bir düşünce? Hiç
kamyon arkası yazısı bir kitap bir olur mu? Evet, zaten ben de "olmaz"
diyorum. "Bazı kamyon arkası yazıları bazı kitaplardan daha anlamlı"
diyorum. Abarttım değil mi?
Bazen abartmak
gereklidir. Elbette faydalı ve olumlu mesaj yüklü kitaplar için değil bu
sözlerim. Elbette topluma yön gösteren kitaplar baş tacıdır. Buna itirazımız
olamaz. Gel görelim ki, bazı kitaplar oradan-buradan derlenmiş fikirler ile
dolduruluyor. İçine bir kaç tane de resim ekleniyor. Al sana kitap. Yeni bir
mesajı yok. Değer kattığı bir husus yok. Hedeflediği bir yüksek maksat yok.
Toplumdaki bir
ihtiyacı da karşılamıyor. Üstüne üstlük kafa karışıklığına da neden oluyor. Bu
kitaplar için şimdi ne diyeceksiniz? Bir kamyon arkası yazısı bunlardan daha
kıymetlidir. En azından israf yok. Kısa ve öz olarak mesaj sunuyor.
Tekrar asıl
sorumuza gelelim ve düşünmeye devam edelim.
"Kitap satmak için mi çıkartılır, topluma
değer katmak için çıkartılır" sorusu ile ilgili olarak şu da denebilir.
Kitabı yazar çıkartmaz, yayınevi çıkartır. Yayınevleri de ticari bir teşekkül
oldukları için elbette para kazanmayı birinci hedef olarak almaları normaldir. Burada
durum biraz çetrefil bir hal alsa da, öyle yazarlar vardır ki, yayınevlerinde
çatır çatır para konuşup para söz konusu olunca "gözleri fıldır fıldır
dönen."
Ben bu huydaki
yazarları sevmem.
Ben fikir için
yazan ve topluma değer katmak için kitap çıkartan yazarları severim. Ben ücret derdinde
değil, memleket derdinde olan yazarları severim.
Ben kitabı
nimet değil, hizmet gören yazarları severim. Ben Bediüzzaman Said Nursi'yi,
Mehmet Akif'i, Yunus Emre'yi, Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi ve benzerlerini
severim.
Eserleri
milyonlarca basılıyor. Hiçbirisinin maksadı para ve pul olmamıştır. Yunus Emre
ve Mevlana günümüzde yaşasa idi eserlerini bastıran kitapevlerinden para almaz,
belki de üzerine para verirlerdi. Kitaptan dolayı telif ücretini kendileri
almaz, hayır kurumlarına bağışlarlardı. Zaten, Bediüzzaman Said Nursi ve Mehmet
Akif hiçbir şekilde telif ücretini düşünmemişler ve gayeleri sırf Allah rızası
olmuştur.
Bediüzzaman
Said Nursi Üstadımız "gayemiz vatan sathını bir mektep
yapmaktır" diye gür sesle haykırmıştır. Mehmet Akif Ersoy İstiklal
Marşı için kazandığı para ödülünü almamıştır.
Kuran-ı Kerim'de bir kaç yerde geçen bir husus
var. Bu husus ilim ve ücret üzerinedir. Bu husus Hakka çağırma ve
ücret üzerinedir. Peygamberlerin Hakka davet ettikleri kişilerden hiçbir
şekilde ücret talep edemeyecekleri üzerinedir.
“Gerçek
Alimler de Peygamberlerin varisidir ve eğer Hak Dava için kitap çıkartıyorlar
ise telif ücreti talep edemezler. Bir alimin niyeti ve derdi para ise, maksatları
para ise buna Hak Davayı alet etmesinler. Lütfen bunu hassaten rica ediyorum.
"Mevzu
Derin" dedik ya, bakın nereden
nereye geldik. "Kitap satmak için çıkartılır, topluma değer
katmak için mi çıkartılır" sorusu etrafında düşünürken İslamî
Düşünce üzerine yazı yazan, eli kalem tutanların telif ücreti alıp alamayacakları
meselesine kadar geldi.
Mevzu derin. Şimdi burada buna benzer başka bir
mesele daha aklıma geldi. Hocaların cenazelerde, mevlütlerde okudukları Kuran
ve ilahilerden dolayı ücret alıp alamayacakları meselesi aklıma geldi.
"Mevzu Derin" dedik ya! Bu hususta düşünceler ve sorular
bitmez. Sizi daha fazla meşgul etmeyeyim.
Sözümüzü
kelamların en güzeli Kuran'dan bir ayet-i kerimenin meali ile noktalayalım.
"Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu
kimselere tâbi olun, çünkü onlar hidayete ermiş kimselerdir."
( Yasin Suresi, 21)