SANKO Üniversitesi’nde düzenlenen “Teknoloji ve Bağımlılık” konulu online konferansta, bağımlılığı kişiye,
maddeye veya aktiviteye fazlasıyla bağlı olma durumu olarak tanımlayan Afat,“Bağımlılık kişinin kullandığı bir nesne veya yaptığı bir eylem üzerinde
kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıdır” dedi.
İnternet bağımlılarında ortalama kullanım
süresinin haftada 8- 40 saat aralığında olabileceğini söyleyen Afat, internet
bağımlılığında kullanım süresi arttıkça iş ve okul gibi sorumluluk alanlarında
bozulmaların meydana geldiğini ve sosyal izolasyon gerçekleştiğine vurgu yaptı.
Aile ilişkilerinin de teknoloji
bağımlılığında önemli faktör olduğuna dikkat çeken Afat, “Aynı ailenin
içerisinde bir iletişim yoksa veya herkes telefonla oynuyor ya da teknolojik
aletle ilgileniyorsa bu da teknoloji bağımlılığına itiyor. Teknoloji
bağımlılığından kurtulmak için internet kullanımının saatlerini düzenlenmesi
gerekiyor” diye konuştu.
BAĞIMLILIK HAYATIN HER ALANINA
YANSIYOR
“Bağımlılık sadece bir şeyin yenilip içilmesi
veya yutulması şeklinde değil bir eylem üzerinde de olabiliyor” diyen Afat,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kullandığımız telefon, tablet ya da
izlediğimiz bir dizi bunların hepsi bir eylem olabilir. Bunu bir davranışsal
bağımlılık olarak nitelendirebiliriz. Eylem üzerinde yaptığımız ve
gerçekleştirdiğimiz bağımlığa davranışsal bağımlılık diyoruz.
Davranışsal bağımlılıkların diğer
davranışlara çok fazla benzeyen tarafları var. Bireyleri psikolojik, fizyolojik
olarak ve sosyal anlamda sürekli etkiliyor. Bağımlılık derecesine ulaşan bu
davranış, psikolojik ve fiziksel bozulmalara neden olarak sosyal, finansal ve
mesleki işlevselliğimizi de azaltmış oluyor. Aslında bağımlılığın hayatımızın
her alanına yansıdığını görebiliyoruz.”
Afat, internet bağımlılığında ortaya çıkan
davranışlarla ilgili şu saptamaları yaptı:
• “Daha az dışarıya çıkmak
• İnternet kullanımı haricinde daha az zaman geçirme
• Ev ya da iş ortamında yemek yemeğe daha az zaman
harcama
• Genellikle bilgisayar başında yemek yeme alışkanlığı
kazanma
• İnternet başında geçirilen zamanı kontrol etmekte
güçlük çekmek
• Sürekli uykusuz ve yorgun görünme
• İnternetin başında planladığı süreden daha çok kalma
• Çevreyle arasındaki ilişkinin zayıflaması ya da
kopması
• İnternet başında harcanan uzun zamanı inkar etme
• Bireyin durumundan başkalarının şikayet eder olması
• Bir günde birçok kez sosyal hesaplarını kontrol etme
• İnterneti kullandığında kendini daha iyi ve mutlu
hissetme
• Yapılması gereken görev ve sorunluluklar olduğu halde
internet başından ayrılamama
• İnterneti iyi hissedilebilir tek yer olarak görme
• İnternette değilken
bile sürekli interneti düşünme.”
BAĞIMLILIK KRONİK BİR HASTALIK
Bağımlılığın kronik bir hastalık olduğunu anımsatan
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanı Uzman Klinik Psikolog Işıl Afat, şu
paylaşımda bulundu:
“Bağımlılık akut bir hastalık değil. Kronik
bir hastalık olduğu için ömür boyu devam etme özelliğine sahiptir. Her kronik
hastalık gibi tedavi edilemiyor ve sadece yönetiliyor. En önemlisi de birincil
bir hastalıktır. Hangi sebeple başlarsa başlasın ya da bağımlılığın getirdiği
hangi hastalık ya da rahatsızlık olursa olsun ilk etapta bağımlılığın tedavi
edilmesi gerekiyor. Diğer hastalıklar tedavi edilse bile bağımlılık bir şekilde
devam ediyor.
Bağımlılık aynı zamanda ilerleyen bir
hastalık. Bağımlı olunan maddenin kullanım miktarı bağımlılığın ilk dönemine ve
daha sonraki dönemlerine göre artış gösteriyor. İlerleyici rahatsızlıklar
zamanla kötüye gitme eğiliminde oluyor ve zaman içinde fiziksel zarar artıyor.
İlk olarak normal bir sinirlenme şeklinde çıksa da daha sonra öfkeye
dönüşebiliyor. Sürekli zarar artıyor, fiziksel problemlere yol açıyor ve
tamamen tedavi edilemiyor.”
Afat, “Bağımlılık vücutta özellikle de
beyinde kalıcı biyolojik değişikliklere neden oluyor. Bu yüzden tedavi
edilemiyor ve sadece kontrol edilebiliyor. Ömür boyu sürdüğü için sürekli takip
edilmesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
Afat, teknoloji bağımlılığından kurtulmak için
yapılması gerekenleri ise şu şekilde sıraladı:
• “Teknoloji kullanımına götüren
sebeplerle ilgili okumalar yapılmalı, bilgi sahibi olunmalıdır.
• İkincisi; teknoloji bağımlılığına neden
olan durumlar ortadan kaldırılmalıdır. Şayet hayat tarzından kaynaklı nedenler
varsa hayat tarzının değiştirilmesi, sosyal kökenli kaynaklanan nedenler varsa
sosyal çevrenin yeniden gözden geçirilmesi gerekir.
• Psikolojik anlamda bir alt yapı söz
konusuysa, kişinin o alt yapıyla ilgili kendi farkındalığını, kendi
bilinçlenmesini artırması gerekir. Bu anlamda baktığımızda insanların kendini,
sosyal çevresini tanımadığını görüyoruz. Bu nedenle kendini tanımaya dönük bazı
süreçlere girmesi lazım.
• Mutlaka
psikolojik bir içgörü (kişinin, içindekini, ruhsal evrenindekini görme yetisi) lazım.
Bu anlamda belki en çok üzerinde durulması gereken şey, teknoloji bağımlılığı
yaşayan bir insanın bu sorunu kabul etmesi, bu sorunla ilgili yardım istemekten
utanmaması, bu sorunu aile üyeleriyle, yakınlarıyla paylaşması, onların
desteğini istemesi, bu soruna ilişkin yapabileceği teknikleri, taktikleri
öğrenmesi ve hayatına acil bir şekilde uygulamasıdır.”