Kahramanmaraş kamuoyunun tüm dikkatlerinin toplandığı ve gurbetçi ailenin dayak yediği FIRNIZ olayı ile ilgili olarak, Onikişubat Belediyesi bir açıklama yaptı.
Belediyenin açıklaması şöyle:
“Avusturya’dan tatile geldikleri memleketleri Kahramanmaraş’ta Fırnız bölgesinde pikniğe giden Koyuyeşil ailesine oturdukları çardağın kırılması nedeniyle yapılan saldırı ile ilgili olarak, sosyal medya grupları ve bazı basın yayın organlarında Belediyemizin sorumluluğundan bahisle haksız eleştiriler yapılmaktadır.
Bilgi eksikliğinden kaynaklandığını düşündüğümüz bu eleştirilere karşılık bu açıklama gerekli görülmüştür. Üzücü olaylara sebep olan Fırnız suyu kenarında özel mülkiyet alanları ve orman vasfı niteliğinde alanlar bulunmaktadır.
Söz konusu bölgede suyun kullanımı ile ilgili sorumluluk ve yetki de belediyemize ait değildir. Yine söz konusu alanlarda, hazine veya orman taşınmazlarından Belediyemize tahsisli alan da bulunmamaktadır. Ayrıca mülkiyeti belediyemize ait alan da bulunmamaktadır.
Üzücü olayın yaşandığı alanda suyun veya orman alanlarının tahsisi, kiralama yetki ve sorumluluğu da belediyemize ait değildir.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.”
EDİTÖRÜN YORUMU..
Ağzı olan konuşuyor..
Fırnız olayı geçtiğimiz yıllarda ve geçtiğimiz günlerde çeşitli mecralarda dile getirilmiş bir olay. Sosyal medya patlaması ile birlikte, önüne gelenin kendisini serbest gazeteci olarak ilan ettiği bir dönem yaşıyoruz maalesef.
Bunlara birde tirol’ler eklenince seyreyle cümbüşü. Biri ortaya gıcık kaptığı biri ile ilgili bir şey attımı veya, görevli(!) olarak bir kuruma çatma ve itibarsızlaşma çalışmasına girdimi, sürü psikolojisi ile, ağzı olan konuşuyor hesabı, cebinden telefonu çıkaran, bilgisayarın başına oturan başlıyor ahkam kesmeye. Konunun resmi kısmını bilmeden vurun abalıya hesabı ağzı olan konuşuyor.
Bu bölgede esas olan, geçtiğimiz yıllarda da bu ve benzeri küçük çaplı olaylar meydana geldiğinide çözüm yoluna gidilmemesi ve el atılmamasıdır.
Konu mühimdir ve vahimdir.
İşin asayiş kısmının dışında vergisiz kazançda vardır. Ortada bir alikıranlık, baş kesenlik vardır.
Mesele; bir şekilde gıcık kaptığın bir kuruma bilinçizce ve beyinsizce saldırmak değildir.
Öncelikle adalete intikal etmiş bir vaka içinde ahkam kesmek doğru değildir.
İşin bundan sonra ki kısmı yetkililerin ve memleketin sahiplerinin sorumluluğundadır.
Ev sahibi mi misafiri dövdü, misafir mi ev sahibine saldırdı bilinmez. Lakin bu olay bin nasihat yerine, bir musibet atasözünün bir kere daha haklılığını ortaya koymuştur…