Harita Mühendisliği sevgisini yıllarca gönlünde taşıyan ve 50’li yaşlara yaklaştığında artık bu özlemi bitirmek isteyen 1964 doğumlu Coşkun Cesur, 4 yıllık üniversiteyi 3 yılda bitirerek içindeki hasreti sona erdirdi ve ikinci lisans diplomasını aldı.
Lisede okurken karşılaştığı bir Harita Mühendisinin yaptığı işten etkilenen Coşkun Cesur, o gün bu bölümü okumak için kendi kendine karar verdi. İlk önce Kahramanmaraş Meslek Yüksek Okulunda İşletme eğitimine başladı ancak bitirmeden bıraktı.
Edebiyat bölümü mezunu olmasına rağmen dershaneye kayıt yaptırdığı İstanbul’da bir Matematik hocasının teşviki ve dersi iyi anlatması sayesinde sayısal işlemlerle arası düzelen Cesur, ortaya koyduğu başarılarını gördükten sonra alan değiştirerek sözelden sayısala geçti. O yıllarda nakliyatçılık yapan babasının ısrarı üzerine Yıldız Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümüne kayıt yaptırdı. Ancak, Harita Mühendisliği’nden vazgeçmeyen Cesur adam, okula devam ederken tekrar sınava girdi ve yine Yıldız Üniversitesi’nde Harita Mühendisliğini kazandı. İki farklı bölümde okuyamayacağını öğrenen Cesur, babasının isteği olan Makine Mühendisliğine öncelik vererek 1984 yılında başladığı bölümü 1990 yılında bitirdi.
Daha sonra hayatla mücadeleye başlayan Coşkun Cesur çeşitli işlerde çalıştı, evlendi, kendi işini kurdu. Makine Mühendisliğinden mezun olduktan 21 yıl sonra daha önce kazandığı hakkını kullanmak isteyen Cesur, 2011 yılında karar alarak eşinin itirazlarına aldırmadan ÖSYM’ye müracaat etti ve Harita Mühendisliği bölümüne kayıt yaptırdı.
4 çocuğundan büyük olanı İnşaat Mühendisliği bölümünde okuyan ve diğer 3 çocuğu orta öğretime devam eden Coşkun Cesur, ikinci üniversiteyi bitirmesinin çocukları için de örnek bir davranış olduğunu aynı zamanda bu sayede onlarla daha iyi anlaştıklarını ve onları daha iyi anlamaya başladığını dile getirdi.
Üniversiteyi kazandığı ilk yıllarda sınava giren 1 milyon öğrenciden Açık Öğretim dâhil sadece 40 bin kişinin üniversiteye kayıt hakkı kazandığını kaydeden Cesur, günümüzde bu sayının çok yükseldiğini ve artık isteyen öğrencilerin üniversite okuyamamasının imkânsız olduğuna dikkat çekti.
Yıllar sonra özlem duyduğu Harita mühendisliği diplomasını aldıktan sonra yeni bir hedefi olduğunu kaydeden Cesur, emlak danışmanlığı yapmayı düşündüğünü anlattı.
Şu anda sınavsız geçiş hakkından faydalanarak Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji bölümüne devam eden Cesur, yeniden sözel bölüme dönüş yaptığını ifade ederek üçüncü lisans diploması alma yolunda ilerlediğini söyledi.
Aynı zamanda yüksek lisans yapmak istediğini söyleyen Coşkun Cesur, akademik kariyerini de devam ettirmek amacında olduğunu dile getirdi.
“BABAM OKUYACAKSA MAKİNE OKUYACAK DEDİ ANNEME, BENİ UÇAK YAPARIM ZANNETTİ”
Babasının isteği üzerine Harita Mühendisliği yerine Makine Mühendisliğine gittiğini belirten 2 üniversite diplomalı Coşkun Cesur şöyle konuştu: “Ben harita Mühendisliğini çok okumak istiyordum babam makine Mühendisliği okumamda ısrar etti. Babam okuyacaksa makine okuyacak dedi anneme, babam beni uçak yaparım zannetti. Yani babam nakliyatçıydı, çok severdi mekanik, işini kendisine çok yakın hissetti. Makine yaparım diye düşündü, sanayi işleriyle iyi şeyler yapacağımı düşündü. Ve ben babamı kırmamak adına Makine Mühendisliğini bitirdim. Ve tekrar üniversite imtihanına girdim, Harita Mühendisliğini de kazanmıştım bu uzun sürede işlerimizden dolayı devam edemedim. Daha sonra işler kendi mecrasında yürüdüğü için Harita Mühendisliğini okuma isteğim arttı. Dolayısıyla 2011 yılının Eylül ayında üniversiteye kayıt yaptırdım, 2014 yılının dokuzuncu ayında da stajımı tamamlayarak bitirdim.”
“AİLELERİN ÇOCUKLARININ BÖLÜMÜNÜ SEÇMESİ ÇOK YANLIŞ”
Makine mühendisliğini okurken ve daha sonraki yıllarda içinde hep harita mühendisliğine özlem duyduğunu belirten Cesur, ailelerin çocuklarının tercihine müdahale etmelerinin yanlış olduğunu ifade ederek: “Ailelerin çocuklarının bölümünü seçmesi çok yanlış, çocuk istediği bölüme gitmeli. Hayatta önemli olan diplomanın vasfı değil, hayatta önemli olan çocuğun sahip olduğu diplomanın hakkını verebilmesi.” dedi.
“O ZAMAN DEDİM Kİ HARİTA MÜHENDİSİ OLMALIYIM”
Harita Mühendisliğini neden bu kadar çok sevdiği hakkında bilgi veren Cesur şunları anlattı: “Harita mühendisliğini, ihtilal olduğu dönemde Maraş’ta harita mühendisi pek yoktu, bir iki tanesini de zorla belediyeye almışlardı. Ve harita mühendisine bir parselasyon işi düştü, harita mühendisi ben öğrenciyken gelip bizim bağımızı parselleyince adamın işi çok hoşuma gitti, o zaman ben dedim ki Harita Mühendisi olmalıyım. Harita mühendisliği özgün bir meslek dalı, coğrafyanın içerisinde geziyorsun, üzerinde yaşadığın dünyanın yapısını anlıyorsun, evreni anlıyorsun.”
İlk lisans diplomasını aldıktan sonraki hayatı hakkında kısaca bilgi veren Cesur: “Kahramanmaraş’ta mekanik tesisat yetki belgesi olan bir makine mühendisi olarak inşaatlarda sıhhi tesisat ve kalorifer projelerini çizdik. Mühendislik yaptım, inşaat malzemeleri bayiliği yaptık ve sürücü kursları açtık. Şu anda yoğunluklu olarak 5 tane sürücü kursumuz şehrin çeşitli bölgelerinde hizmet vermekte.” şeklinde konuştu.
“EŞİMİN YANINDA DA KREDİM ARTTI”
Eşinin ilk önce inanmadığını ancak diplomayı aldıktan sonra kendisinden övgüyle bahsettiğini aktaran Cesur şunları konuştu: ’“Eşim çok endişelendi, Kahramanmaraş’tan göç etmek istediğimi düşündü, bunu bir bahane olarak kullanacağımı, kendisinin ayrılmak istemediğini, çocukların burada büyümesini istediğinden çok bahsetti. İnanmadı benim bu yaşta Üniversite okuyacağıma. Ancak bitirdikten sonra eşim inandı, mutlu oldu sonunda, şimdi diplomamı hep birilerine göstermek istiyor, sürekli bahsediyor, ikinci üniversiteyi bitirdi diyor. Yani eşimin yanında da kredim arttı.”
“BELEDİYE OTOBÜSLERİNE İNDİRİMLİ BİNMEK AMACIYLA MÜRACAAT ETTİĞİMİ SÖYLEDİM”
Harita Mühendisliğine kayıt yaptırırken görevlilerin de kendisine inanmadığını söyleyen Cesur şunları dile getirdi: “Ben gidip kayıt yaptırdım, ilk kayıt yaptırdığımda oradaki insanlar sekretarya, bu yaşta üniversite mi olur diyerek inanmadılar. Gelip kayıt yaptırıyorlar okumuyorlar gibi şeyler söylediler. Ben de belediye otobüslerine indirimli binmek amacıyla paso almak için müracaat ettiğimi söyledim. Daha sonra imtihan sonuçları gelmeye başlayınca çok şaşırdılar ve 3 yılda bitirdim okulu, normal süresi 4 yıldır.”
ÖĞRENCİLER İÇİN REHBERLİK ÇOK ÖNEMLİ
Sözel bölümden sayısal bölüme geçişinin hikayesini anlatan Cesur: “Ben edebiyat bölümü mezunuyum, dershanede Erol Altaca isimli bir matematik hocasıyla tanıştım. Hiç matematik bilgim yoktu benim, edebiyat bölümü mezunuydum, hoca güzel ders anlatıyordu, bir ay acaba öğreniyor muyum dedim. Bir ay sonra ise çok ilerlediğimi fark ettim, hoca bendeki bu gelişimi fark etmiş bazen yanlış sonuç verdiğim zaman sende mi derdi bana. O adamın bize verdiği motivasyonu, ailelerimizin bizi buralara göndermek için büyük fedakârlık yaptığını anlatması, bu çok önemli rehberlik, çok önemliydi. Adam okumamız, hayatın farkında olmamız için çok mücadele etti.” diyerek iyi bir rehberliğin öğrenciler için verecekleri kararlarda çok önemli olduğuna dikkat çekti.
“KENDİMİ DE YENİLEDİM, BEYNİMİN TEKRAR ÇALIŞABİLDİĞİNİ GÖRDÜM”
Cesur: “50 yaşını devirdim, bir insanın çocuklarına bırakabileceği en büyük mirasın eğitim olduğu sonucu çıkardım. Çünkü sosyal hayatta gözlemlediğimiz insanlara baktığımız da eğitimsiz çocukların babalarının mirasını çok kısa sürede tükettiklerini, hızla eridiklerini gördüm. Kendimi de yeniledim, beynimin tekrar çalışabildiğini gördüm, yaşlılıktaki hastalıklara karşı da biraz tedbir oldu sanıyorum.” diyerek eğitim ve öğretimin öneminin hiçbir zaman kaybolmayacağını ve her yaşta öğrenmeye devam edilebileceğine vurgu yaptı.
“İNSANLARIN LİSEYİ BİTİRDİKTEN SONRA FAKÜLTE BİTİRMEMELERİ İMKÂNSIZ”
Günümüzde artık üniversite kazanmanın zor olmadığını, isteyen öğrencilerin bu imkâna daha kolay ulaşacağının altını çizen Coşkun Cesur şunları ifade etti: “Gençlere tavsiye edeceğim şu, eğitim bir insanın hayata sıkı tutunmasını sağlıyor. Eğitimi yeterince almamış, yarım bırakmış insanları görüyoruz, asgari ücretlerde iş bulabilmek için referanslar, torpiller arıyorlar. Eğitimli insanlar hür oluyorlar, bağımsız, cesur oluyorlar, hayattan ne istediklerinin daha çok farkında olurlar. Türk milletinin kurtuluşu eğitimde diyorum ben. Bizim üniversiteye girdiğimiz yıllarda açık öğretim dahil, 1 milyonu aşkın öğrenciden sadece 40 bin kişi üniversiteye yerleşiyordu. Günümüzde 1,5 milyon insanın üniversitelere yerleşme imkânları var artı bir de yurt dışı imkânları var. Bu gün okumak isteyen insanların liseyi bitirdikten sonra fakülte bitirmemeleri imkânsız. Bu sadece gençlerimizin vizyonlarının gelişmemesinden kaynaklanan bir olay. Azıcık okuma isteği olan insanlar mutlaka üniversitelere yerleşebilirler. Bu gün bırakın ikinci üniversiteyi ben sosyoloji bölümünü çok istiyordum ve şu anda kayıt yaptırdım. Devletin sınavsız üniversite imkânları da var şu anda Eskişehir açık öğretim üniversitesi sosyoloji bölümünde kayıtlı bir öğrenciyim, sayısaldan döndük sözel okuyoruz.”
“KENDİ NOTLARIYLA KIYASLIYORLAR, BABA NOTLARIN EZİK FALAN DİYORLAR”
Sosyoloji Bölümü öğrencisi 50 yaşındaki Coşkun Cesur, okulla ilgili çocuklarıyla olan diyalogları hakkında da şunları söyledi: “Çocuklarımızla beraber evde ders çalışıyoruz, okuyoruz, tartışıyoruz. Çocuğumun bir tanesi İnşaat Fakültesi 3. sınıfta okuyor, diğerleriyle de beraber yine üniversiteye hazırlanacağız. Bizim bu eğitimin içinde olmamızın ailenin kültürünü de şöyle de bir katkısı var; çocukların sordukları sorulara yabancı kalmıyoruz, bizden sonraki gelen kuşakla aramızdaki ipleri koparmadan çok güzel sonuçlar verdi. Çocuklarım benimle yarışıyor, devamlı bu konuyu tartışıyorlar, çocuklarıma bazen notlarımı gösteriyorum, kendi notlarıyla kıyaslıyorlar, baba notların ezik falan diyorlar. Evde güzel bir ortam oluyor.” (KAYNAK:M. Serhat TOPALCA)