Adab-ı Muaşeret: Toplum içinde yaşamak zorunda olan insanın uymak mecburiyetini hissettiği güzel ahlak, nezaket ve görgünün icaplarına kendisini kusur ve ayıplardan koruya bilecek, erdemli ve uygun bir fert olmasını sağlayacak kaidelere ihtiva eden bir davranış disiplinidir. Ayrıca adab-ı muaşeret, sosyal hayatta fertler arasındaki ilişkileri kolaylaştıran bu ilişkilerde insani ölçüleri sergilemeyi sağlayan, eğitim yoluyla kazanılar bir güzelliktir.
Adab-ı muaşeretin “Ahseni takvim üzere-en güzel biçimde yaratılan” ve “Eşref-i Mahlûkat-en şerefli varlık” olan insanın sosyal hayatta saygınlığını korumasını gaye edinen kurallar olduğu kesindir. Çünkü edep ilim ve irfan insanın değerine değer katar. Adaba riayet edilmeyen yerde ahlaktan bahsedilemez. Ahlaka önem verilmeyen yerde de hak, hukuk, nizam ve intizamdan söz edilemez.
Edep: Zarafet, ululuk insanlarla kavlen ve fiilen yumuşak muamele ve güzel davranıştan ibarettir. İnsanlardan terbiyeli bir kimsenin kendisi ile edeplendiği şeydir. Edep, fert, toplum ve ibadetler açısından önemlidir. Adap ve erkâna bağlılık riayetten ihsan ortaya çıkar. Amelde edep, onun kabulüne işarettir. Her şahsın ayrı ayrı uymak ve yapmak zorunda olduğu emir ve yasaklar olduğu gibi, toplumun yapmakla mükellef olduğu görevlerde vardır. Bunların hepsi topyekûn insanlığın huzur ve kemali içindir.
“Güzel bir görünüm (Hüsn-i Hal) düşünerek ve ağır başlı davranma (Teenni) ölçülü ve tutumlu olma (İktisat) Peygamberliğin kırkta biridir.” (Ebu Davut, Müsnet) Hadis-i Şerifi adab-ı muaşeretin önemine dikkat çekmektedir.
İşte adab-ı muaşeret insanları birbirine sevgi, saygı ve insanlık bağlarıyla bağlayacak özelliklere sahip davranış biçimlerine konu edinen iyiye, güzele ve estetiğe davet eden bir hayat disiplini olması itibariyle sosyal hayatın en önemli ve kaynaştırıcı öğelerinden biridir. İşte bu yüzden Hz. Peygamber (S.A.V) çevresindekilere
Görgü kuralları demek olan adab-ı muaşereti öğretmeye ve onları bu hususlarda eğitmeye çalışmış böylece kibar, edepli, terbiyeli, iffetli ve erdemli asr-ı saadet toplumu meydana getirmiştir.
TOPLULUKTA DİKKAT EDİLECEK KURALLAR
● Büyüklerin yanında diline, sofrada eline, misafirlikte gözüne sahip olmak
● Bir toplantıya gidildiğinde selam vermek ve uygun bir yere oturarak kimseyi rahatsız etmemek. ”Sizden biriniz bir toplantıya geldiğinde hiçbir kimseyi oturduğu yerden kaldırıp da yerine oturmasın, toplantıya birisi geldiğinde açılarak ona yer versin” ( Riyazüs Salihin)
● Toplantıya halkı rahatsız edecek elbise ve fena kokularla gitmemek.
● Güler yüzlü olmak, lüzumsuz söz konuşmamak.
● Başkaları konuşurken sözünü kesmeyip dinlemek.
● Akranları arasında kendisine büyük süsü vermemek, alçak gönüllü olmak.
● Konuşmalarda fazla bağırıp çağırmamak.
● İki kişi konuşurken izinsiz araya girmemek. “Müsaadeleri olmadıkça, iki kişinin arasına sokulmak helal olmaz.” ( Riyazüs Salihin )
● Sonradan gelenlere yer göstermek.
● Oturanların yanında mecbur kalmadıkça esnememek.
KONUŞMADA DİKKAT EDİLECEK KURALLAR
Konuşması, kişinin kim olduğunu ortaya koyar. Dil kalbin tercümanıdır.
● Söylenecek sözün sonunun nereye varacağını düşünerek konuşmak.
● Dünya ve ahireti için yararı olmayan sözleri söylememek. “Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş olan kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe inanan akrabasını görüp gözetsin. Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş olan kimse ya hayır söylesin veyahut sussun.”
Malayani ( lüzumsuz ) terk etmek kişinin güzel Müslüman olduğunun göstergesidir. ( Hadis – i şerif )
● Sözleriyle kimsenin gönlünü kırmamak.
● Konuşurken başkasının sözünü kesmemek.
● Bir kimseyi aşırı derecede öğmemek veya yermemek.
● Yüksek sesle konuşmamak
● Dili küfüre, çirkin ve kaba sözlere alıştırmamak.
● Başkalarıyla alay edip onlara kötü bir ad takmamak.
● Genel yerlerde herkesin dikkatini çekecek özel bir dille gizli görüşüp konuşmamak.
● Yapılmayacak bir şeyi vaad etmemek.
Diline sahip ol. ( Hadis- i Şerif ) Söz ola kese savaşı. Söz ola kestire başı. Söz ola oğlun aşı, Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre
YEME- İÇME VE UYUMA KURALLARI
Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz ( Hadis – i Şerif )
● Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak.
● Yemeğe başlarken “Besmele” çekmek. Sonunda da “Elhamdülillah” demek ve ilgili duayı okumak. ‘’ Yemek yediğiniz zaman Allah’ın adını yadediniz. Eğer yemeğin evvelinde besmeleyi unutursanız, evveli için de sonu içinde Bismillah deyin.’’ Bir kimse yemek yer de ‘’ Beni doyuran, kuvvet ve kudretim olduğu halde bana rızk veren Allah’a hamd olsun’’ derse geçmiş günahları bağışlanır.
( Riyazüs Salihin )
● Lokmayı küçük almak ve iyice çiğnedikten sonra yutmak.
● Suyu bir nefeste değil de üç nefeste içmek.
● Su bardağının içine nefes vermemek.
● Yemeği sağ elle ve önünden yemek.
● Yemekte acele etmemek, gereğinden fazla yememek.
● Ekmeğe hürmet etmek, kırıntıları atmamak.
● Yemekte çok konuşmamak, şarkı- türkü söylememek.
● Yemekte başkalarını tiksindirici hareketlerde bulunmamak.
● Yemeği beğenmezlik etmemek, isteği varsa yemek yoksa bırakmak.
● Başkasının yediğine ve lokmasına bakmamak.
● Sofrada iğrenç ve tiksindirici şeyler söylememek.
UYURKEN:
● Mümkünse erkenden, abdestli, sağa tarafa ve kıbleye dönük olarak yatmak.
● Bilinen dua sure ve ayetleri okumak.
● Rabbin verdiği sağlık ve nimete şükretmek. “Uyku ölümün kardeşidir.”( Hadis – i Şerif)