64. Hükümet Kültür Turizm Bakanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, memleketi Elbistan’da “15 Temmuz Darbe Süreci Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” konulu konferansta yaptığı konuşmada, “Bir yandan mücadele ettik; bir yandan vatandaşa hizmet ettik. Hamdolsun hem şeytan taşladık hem tavaf ettik” dedi.
Elbistan Demokrasi Platformu’nun organize ettiği “15 Temmuz Darbe Süreci Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” konulu konferansta katılımcılara kapsamlı bir sunum gerçekleştiren 64. Hükümet Kültür Turizm Bakanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, 3 konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Elbistan Kaymakamı Tuncay Akkoyun, İlçe Jandarma Komutanı Üstğm. Vural Ekiz, Emniyet Müdürü Barış Murat Başol, daire amirleri, kurum müdürleri ve platform temsilcilerinin katıldığı konferansta konuşan Ünal şunları söyledi:
“1961 anayasasında ‘Egemenlik, millet adına anayasada belirlenen organlar eliyle kullanılır’ hükmünü koydular. Şimdi biz anayasayı değiştirmek istediğimiz zaman birileri Atatürk’ün anayasasına dokundurtmayız diyorlar ya; bu Atatürk’ün yaptığı anayasa değil ki. Atatürk’ün yaptığı 1924’teki anayasa, 1961’de zaten darbeciler tarafından değiştirildi.
Bugün bunların ısrarla savunduğu şeyin, ne cumhuriyetle ne rejimle ne de Atatürk’le bir ilgisi yoktur. 1960 darbecilerinin kurduğu vesayet rejimini bunlar Atatürk’ün ismini kullanarak savunmaya çalışıyorlar. Özal da, Erbakan da, Türkeş de başkanlık sistemi istedi.
Canları istediği zaman darbe yapan, canları isterse 367 diye bir şey uydurup cumhurbaşkanı seçilmesini engelleyen, parti kapatan efendilerin yaşadığı Türkiye’yi biz de o efendilerle birlikte yaşadık. Unuttuğumuzu zannediyorlarsa ve 2002’de iktidara geldiğimizde o efendilerin çözmediği ne kadar sorun varsa bu sorunların hepsini kucağımızda bulduk.
FETÖ de PKK da buna dahil. Şimdi sanki cumhuriyet 2002’de kurulmuş gibi her şeyin hesabını bize soruyorlar. Cumhuriyet, 1923’te kuruldu. Siz bu ülkede hiç sorun çözmediniz. Tam tersine siyaset kurumunun sorun çözmesine de müsaade etmediniz. Biz 2002’de iktidara geldiğimizde böyle bir Türkiye’de ‘artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ dedik.
Bizden sonra bu ülkede hiçbir şey eskisi gibi olmadı. İstikrarı sağladık, ekonomik büyümeyi sağladık. Türkiye’nin her yerine hizmetler ulaştırdık. Gençlerimize, kadınlarımıza, çocuklarımıza, hastalarımıza, ihtiyaç sahiplerimize her kim varsa yetiştik. Sizin bize sandıkta verdiğiniz talimatla bunu yaptık. Ama bütün bunları yaparken biz, 2004’te, 2005’te darbe girişimleri ile karşılaşmadık mı? 2007’de e-muhtıra ile yaşamadık mı? 2008 parti kapatma olmadı mı? Cumhurbaşkanını seçtirmemek için 367’yi icat etmediler mi? Bir yandan bunlarla mücadele ettik; bir yandan vatandaşa hizmet ettik. Hamdolsun hem şeytan taşladık hem tavaf ettik.
2012’de bu sivil toplum örgütü görünümündeki yapı, ilk hamlesini yaptı. ‘Siz düne kadar FETÖ’yle kol kolaydınız’ diyorlar. Biz iktidara geldiğimizde bu sivil toplum örgütü görünümlü yapı, vesayetle mücadele ediyordu. Ve 40 yıldan beri de bu toplumda sivil toplum örgütü görünümünde faaliyet gösteriyordu.
Biz, milletin iradesinin egemen olması için bize destek olan herkesle yol yürüdük. Eskilerin, darbecilerin yaptığı gibi birilerini fişleyecek halimiz yoktu. Ne zaman ki 2012’de bunlar ilk defa yargıda ve ondan sonraki süreçte de emniyette ve orduda oluşturdukları yapılanma üzerinden devleti ele geçirmeye kalkıştılar karşılarında bizi buldular.
Eğer, 40 yıldan beri hazırlık yapan bu yapının karşısında Recep Tayyip Erdoğan gibi sağlam bir irade olmasaydı Allah korusun bu alçaklar bu ülkeyi ele geçirirdi. O yüzden 40 yıldır hazırlık yapan bu hainlerin oyununu Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde bu millet 4 saatte darmaduman etmiştir. O yüzden bize teşekkür etmeleri gerekir.
Bu millete teşekkür etmeleri gerekir. FETÖ’nün ve FETÖ’cülüğün din ve diyanetle ilişkisi yok. Hücre tipi yapılanma ve sivil toplum örgütü şeklinde kurulmuş ve maalesef dine de dindarlığa da büyük zarar vermiştir. Bu yapının ortaya çıkması maalesef devletin yıllarca dinle, dindarlıkla uğraşması ve irticayı tehdit olarak görmesidir.
Ama gene öyle bir kara propagandaya başladılar ki; yok efendim diktatör olacakmış, tek adam olacakmış, her şey tek kişinin ağzından çıkacakmış. 1982 anayasasında cumhurbaşkanının görev ve sorumluluklarını belirleyen maddelerini yazanlar, Kenan Evren’i koruma altına almak için bu maddeleri yazmadılar mı? Cumhurbaşkanı sorumsuzdur demediler mi? Cumhurbaşkanı vatana ihanetten başka hiçbir suçtan yargılanamaz hükmünü koymadılar mı? Asıl zırh bu hüküm değil mi? Şimdi, Tayyip Erdoğan ben bu korumayı ve zırhı kabul etmiyorum.
Ben sorumlu bir cumhurbaşkanı, meclisin ve yargının denetimine açık bir cumhurbaşkanı olmak istiyorum diyor. Sen diktatör olmak istiyorsun diyorlar. Biz, kim seçilirse seçilsin milletin iktidar olduğu bir sistem kuralım çünkü bizim 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimiz var. Biz, kendi iktidarımız peşine değiliz. Biz, bu topraklarda ilelebet millet iktidar olsun bunun mücadelesini veriyoruz. “Meclis, ilk defa kendi gücüne kavuşuyor” Artık millet, doğrudan yasama organını seçsin. Millet, doğrudan yürütme organını da seçsin.
Hükümet, yasama organının içinden çıkmasın. Bakanlar kurulu milletvekillerinden oluşmasın. Yasama organı asli görevi olan yasama ve denetim işini yapsın. Güvenoyunu meclis yerine doğrudan temsille hükümete millet versin. Meclis, hükümeti denetlesin. Meclisin gensoru dışındaki bütün denetim yetkileri duruyor. Meclis, ilk defa kendi gücüne kavuşuyor.
Hükümet de kendi sorumluluğunu alıyor. Meclisin bütçe hakkı elinden alınmıyor. Yürütmenin bütçesini onaylayacak organ TBMM’dir. Yargıyı da biz belirlemiyoruz. Cumhurbaşkanının seçtiği HSYK üye sayısını arttırmadık. Diğerlerini meclis seçecek. Çünkü demokrasinin kalbi de merkezi de yasama organıdır, meclistir. Oranın gücünü ve denetimini güçlendiriyoruz.”
Ünal’a konuşmasının ardından Elbistan Kaymakamı Tuncay Akkoyun ve Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Paksoy tarafından şehit Astsubay Ömer Halisdemir ve şehit polis memuru Fethi Sekin’in yer aldığı tablo hediye edildi.