Tahterevalli öyle bir cisimdir ki, tarafsızdır ve kimsenin yanında da değildir,
kimsenin karşısında değildir.
Tahterevalli öyle bir cisimdir ki, iki kutupludur. İki kutbunu havada
tutmaya yarayan ve uzunluğunun tam ortasında yer alan bir başka cisimden
destekle havada duran bir cisimdir.
Tahterevalli çocukları eğlendirmek ve onların güzel vakit geçirmesini
sağlamak üzere çocuk park ve bahçelerine konulan bir eğlence aracıdır.
Tahterevalli kim ağırsa aşağıya indirir, kim hafifse yukarıya kaldırır.
Tahterevallide ağır olan, hafif olanı yönetir.
Tahterevalli aynen bir terazi gibidir, denge üzere tasarlanmıştır.
Tahterevalli, tahterevalli,
tahterevalli, tahterevalli ve tahterevalli. Tam beş satırda beş kez bu isimle
başladık söze. Biliyorum sizi bu kadar bir ismi, bu kadar sık tekrarlamakla, bunaltmış
olabilirim.
Ancak tahterevalli çok önemli. Onu yalnızca çocukların üzerinde oynadığı
bir eğlence cismi olarak görmeyelim. Onu yalnızca zaman geçirmek ve oynamak için
tasarlanmış bir araç olarak görenler olsa da, ince ruhlu ve yoğun düşünceli
insanlar, her şeye ve her cisme farklı bakarlar.
Bakın işte! Ney dediğimiz bir müzik aletine Hazreti Mevlana nasıl
bakmıştır? Ney, bir müzik aletidir ve sazlıktan kopartılan kamıştan imal edilir.
O kamıştan imal edilen cismi Hazreti Mevlana sanki bir insan gibi görmüş ve
insana benzeterek, “sen de bizim gibi gurbettesin, bizi Cennetten Dünya’ya attılar. Seni de sazlıktan kopartıp başka bir Dünya’ya
attılar” diyerek Ney ile konuşmuş ve Ney cismine farklı bir açıdan
bakmıştır.
Biz de tahterevalli’ye farklı bir açıdan bakarak tahterevalli’yi
konuşturalım. Tahterevalli ile konuşalım.
A, Ahmet’tir. T, tahterevalli’dir.
A: Tahterevalli, tahterevalli, söyle ne olacak bu Dünya’nın hali?
T: Ahmet, bana niye soruyorsun? Ben nereden bileyim Dünya’nın ne
olacağını? Ben nasıl anlayayım Dünya’nın nereye doğru gittiğini? Benim iki
kutbum var. Bir kutbuna binen kişi ağır ise diğer kutuptaki havaya çıkar ve
boşlukta döner. İki kutuptakiler aynı ağırlıkta ise dengede olurum.
A: Tahterevalli, burası Dünya. Nasıl bulacağız ki denk insanları.
Baksana Dünya’nın haline. Kimi zengin, kimi fakir, kimi şişman, kimi zayıf.
Kimi yaşlı, kimi genç. Nasıl bulacağız ki denkleri ve aynı durumda olanları?
T: Ahmet, benim için zenginlik ve fakirlik, yaşlılık ve gençlik, asla ve
asla önem taşımaz. Ben kiloya bakarım. Kilo’dan başka bir ölçü tanımam ben. İki
kişiden birinin kilosu ağır ise, bindiği tarafı aşağıya doğru bastırırım, diğer
de o basınçla bir bakmışsın havada boşlukta geziniyor. Kilo bir fiziksel
özelliktir. Ben fizik kurallarından başka bir kural tanımam. Fizik ne derse ben
onu yaparım.
A: Tahterevalli, tahterevalli sen tarafsız ve objektifsin anladım. Zaten
fizik, tarafsız ve objektiftir. Allah fizik kurallarını yaratmış ve
belirlemiştir. O kurallar tamamen aklımıza uygun bir şekilde tezahür eder.
Güçlü ve kuvvetli insan zayıf ve kuvvetsiz insanı döver. Savaş teçhizatı çok ve askerleri eğitimli ve
donanımlı olan ordular, zayıf ve disiplinsiz olanları yener. Bunlar birer fizik
kurallarıdır ve tabiatta geçerli olan kanunlardır.
T: Ahmet, aynen doğru söyledin. Kimse kendisini fizik ve tabiatta
geçerli olan kanun ve prensiplere muhalefet etmesin ve “adeta yel değirmenleriyle
savaşan Donkişot” gibi olmasın.
A: Evet, yel değirmenlerinin dev gibi pervanelerine, elindeki mızrak ile
saldıran Donkişot sonuç alamaz. Komik duruma düşer.
T: Ahmet, sen de komik duruma düşmemek ve oyunu kurallarına göre oynamak için
şuurlu olmalısın ve aklını her daim ön planda tutmalısın.
A: Oyunu kuralarına göre oynamak çok güzel bir söz. Ancak oyunun
kurallarına kim koyuyor? Evet, evet, fizik kurallarında bu durum açık. Yani
oyunun kurallarını koyan ve tabiat kanunlarını oluşturan bellidir. Fizik
kurallarını belirleyen Hazreti Allah’tır. Allah ne derse o olur.
T: Ahmet, ben bunu çok iyi bilirim. Çünkü ben de fizik kurallarına
uyarım. Uymak zorundayım. Siz bizim gibi değilsiniz. İnsanlar fizik kuralları
yanında başka kurallarla da donatılmıştır. Ben bir tahterevalli olarak yalnızca fizik
kurallarına tabi iken ve aklım ve bilincim, nefsim de mevcut olmadığı için
yalnızca bu kurallarla hareket ederken siz insanlar aklınız ve nefsinizle ve
daha nice nice özelliklerle donatıldığınız için, fizik kuralları yanında başka
kabiliyetlerle de hareket edersiniz.
A: Tahterevalli, aynen öyle. Biz yeri gelir aklımızla, yeri gelir
nefsimizle, yeri gelir irfan ve izanla, yeri gelir vicdanla hareket ederiz. Biz
yalnızca bir cisim değiliz. Siz yalnızca bir cisimsiniz.
T: Evet, işte tek hakikat bu.
A: Evet, tek hakikat bu olsa da, tahterevalli tahterevalli ne olacak bu
Dünya’nın hali.
T: Anladım, anladım. Sen başka şeyler söylemek istiyorsun. Ben susuyorum
ve benim diyeceklerim bu kadardır. Artık sen konuş. Çünkü sen benim gibi değilsin.
Sen irfan, akıl, ilim, izan ve vicdan gibi çeşitli hasletlerle donatılmış
mükemmel bir varlıksın. Ben ağırlık ve kilo dışında hiçbir şey
tanımayacak ve hiçbir şeyden anlamayacak özelikte üretilmiş basit bir varlığım.
Ben maddiyat dışında bir başka haslet tanımam. Sen ise hem maddi ve hem de
manevi ciheti olan bir varlıksın ve Allah’ın yarattıkları içerisinde en
mükemmel bir yerdesin.
A: Evet, aynen öyle tahterevalli. Sen tarafsız ve objektif bir cisimsin.
Kim kilolu ise onu aşağıda, kim hafif ise onu yukarıda tutarsın. Ben
gördüklerimi ve müşahede ettiklerimi senin mikyas (ölçü) alarak şöyle bir
çerçeve içerisine açıklamak ve şöyle bir tablo oluşturmak istedim.
Başlıyorum şimdi.
Dünyadaki
servet ve mülklerin “yüzde 80’i, Dünya’da yaşayan insanların yüzde 20’sinin elindedir.”
Yani yüzde 20, yüzde 80’ten daha ağır basıyor. Fizik kurallarına aykırı
olsa da kapitalistlerin alçak ve rezil kuralı bu.
Dünyadaki
enerji kaynaklarının “yüzde 80’i, nüfusun yüzde 20’si tarafından
tüketiliyor.” Yine fizik kurallarına aykırı olsa da yüzde 20, yüzde
80’ten daha ağır basıyor.
Dünyadaki
tatil imkanlarının “yüzde 80’ini, nüfusun yüzde 20’si kullanıyor.” Tahterevalli,
bu da senin açından anlaşılmaz bir durum amma, yine yüzde 20, yüzde 80’ten daha
ağır basıyor.
İnsanların
“yüzde 80’i açlık ve yoklukla, gelecek kaygısıyla yaşarken, yüzde 20’si zevk ve
eğlence içinde, gününü gün ediyor ve gelecek kaygısı olmadan yaşıyor.
Tahterevalli burada da yine denge yok. Yüzde 20 yine ağır basıyor ve yüzde 80’i
yönetiyor. Kimse %80 zor durumda olan nüfusu düşünmüyor ve herkes şu %20 keyif
ve eğlence içerisindeki nüfusa hizmet ediyor.
Tam bu anda
tahterevalli söz aldı.
T: Ahmet,
yeter, yeter, bu kadar dengesizliği daha fazla anlatma. Bu kadar çok, bu kadar
fazla haksızlığa benim kalbim dayanamaz. Ey insanoğlu sende nasıl bir kalp ve sende
ne kadar duyarsız bir yürek var ki bu kadar haksızlığa ve bu kadar dengesizliğe
tahammül ediyorsun.
A:Tahterevalli
evet evet sen ve senin gibi dağlar, taşlar, ağaçlar, toprak ve tüm arz, eğer
bizim yerimizde olsaydı, bunca haksızlığa dayanamaz ve adeta yer
yerinden oynar, Dünya ortadan ikiye çatlayıp da mahvolurdu. Biz
insanoğlu olarak böyle bir özellikle yaratılmışız. Haksızlıklara dayanıyoruz
işte.
T: Allah
sizlere yardım etsin.
A: Amin.