Yazımızın
birinci kısmında Ülkemizdeki denetimin genel görünümü hakkında bilgi vermiş ve
Devlet Denetleme Kurulu’ndan Sayıştay’a, bir vesayet denetimi olan Belediyeler
Denetimi’nden Kurumların kendi içerisindeki hiyerarşik denetime, Kurumların
dışarıdan denetlenmesi ve içeriden denetlenmesine, piyasa gözetim ve denetimi
ile vakıflar, dernekler denetimine kadar çok kapsamlı ve dağınık bir denetim alanı
olduğundan, Müfettiş, İç Denetçi, Kontrolör, Murakıp, Denetçi, Denetmen,
Uzman, Tetkikçi, Muhakkik, Dernek Denetçisi, Vergi Denetçisi ve benzerleri
şeklinde yüzlerce unvanlardan oluşan görevlilerden ve kurul, başkanlık gibi
adlardan oluşan onlarca denetim birimlerinden müteşekkil bir yapıdan söz etmiştim.
Bu
kadar denetim birimi ve bu kadar cafcaflı denetim unvanlarına ve çok sayıda
denetim görevlisine karşılık, Ülkemizde Kamu’daki denetimin etkililiğin
(maalesef) sağlanamadığından bahsetmiştim. Kamu’daki denetimde etkinsizlik, verimsizlik
ve ekonomiklikten uzak olmanın sorumlularının asla ve kat’a denetim görevlileri
olmayıp, asıl sorumlularının sistem kuramayanlar olduğunu da beyan etmiştim.
Birinci
kısımda yazımın sonunda, etkili, verimli ve ekonomik bir denetim için sistem
önerisini yazımın ikinci kısmında geliştireceğimi de belirtmiştim.
Evet, şimdi gelelim Kamu’da Etkili Denetim İçin Sistem Önerisine:
Özellikle
şunu baştan ifade edeyim. Biz bu yazımızda idari denetim hakkında görüş ve
düşünce belirtiyoruz. Yasama denetimi, Yargı denetimi, Ombudsman denetimi gibi
yüksek denetim türleri yazımızın kapsamı dışındadır.
İdari
denetim için sistem önerimi beş kapsamda sunacağım. Birinci kapsamda dış denetim
(Devlet Denetleme Kurulu Denetimi ve Sayıştay Denetimi), ikinci kapsamda iç
denetim (Teftiş ve Rehberlik Kurulları, Denetim Birimleri ve İç Denetim
Birimleri), üçüncü kapsamda vesayet denetimi (Mülkiye Teftiş Kurulu, Mahalli
İdareler Kontrolörleri), dördüncü kapsamda odalar, borsalar, vakıflar,
dernekler ve kooperatiflerin denetimi (Kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları, kooperatifler ile STK’ların denetimi için görevli birimler) ve
beşinci kapsamda, her Bakanlığın kendi görev alanıyla ilgili olarak iş
hayatında gerçekleştirdikleri denetimler (Vergi Denetim Kurulları, İş Teftiş
Kurulu, Firma Denetimleri, Çevre Denetimleri, Piyasa Denetimi gibi denetimler)
için sistem önerisi geliştirilecektir.
1-Dış
Denetim:
Günümüzde
kamu idarelerinin dış denetimi denildiğinde Devlet Denetleme Kurulu ve
Sayıştay’ın kamu kurum ve kuruluşları üzerindeki denetim yetki ve görevleri
gelmektedir. Bundan birkaç yıl öncesine
kadar bir de kamu iktisadi teşekkülleri üzerindeki Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu’nun denetim yetki ve görevleri vardı. O yetki ve görev artık
Sayıştay’dadır.
Sayıştay
denetimi denildiğinde düzenlilik ve performans denetimi akla gelir. Düzenlilik
denetimi denildiğinde de mali denetim ve uygunluk denetimi akla gelmektedir.Sayıştay Kanununda performans denetimi, idarelerce belirlenen hedef ve
göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi olarak
tanımlanmaktadır. Bu denetimler oldukça formel ve harcanan
paranın yerinde olup olmadığından daha çok, mevzuata uygun olup olmadığının
gözlemlenmesi şeklinde tezahür etmektedir. Kamu idarelerinde 100 birimlik
harcama yapılmış ise uygulamada bu tutarının ancak %15’inin denetlendiği de bir
gerçektir. Geri kalan %85 ne oluyor? Belli bir süre sonunda (iki ya da üç yıl
içinde denetim görmezse) otomatikman denetim görmüş gibi dosyaları kapatılıyor.
Sayıştay,yerindelik denetimi yapamayan yalnızca mali,
uygunluk ve performans denetimi yapan bir dış denetim organıdır. Etkili bir
denetim mekanizması mıdır? Bu soruya şöyle cevap vereyim. Daha da etkili olması mümkündür.
Devlet
Denetleme Kurulu da Cumhurbaşkanının gerekli gördüğü konularda, kamu
kurumlarında inceleme, araştırma ve denetleme yapabilmektedir. Devlet Denetleme
Kuruluna 2018 yılından sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten
sonra yeni yetki ve görevler verilmiştir. Buna göre, kamu kurum ve
kuruluşlarının teftiş ve denetim birimleri (iç denetim birimleri hariç)
arasında koordinasyon ve uyumlaştırma faaliyetlerini yürütmek görevi Devlet
Denetleme Kurulu’ndadır. Devlet Denetleme Kurulu’nun yeni dönemde
etkili çalışmalar yapması beklenmektedir.
Dış
denetimin daha etkili bir yapıya kavuşturulması ve “yerindelik, uygunluk, sistem,
performans, mali, bilgi teknolojileri alanında etkili çalışma yapacak şekilde
organizasyon yapısına kavuşturulması” önerilir.
2-İç
Denetim:
Bu
hususta uzun uzun görüş ve düşüncelerimi belirtebilirim. Çünkü meslek olarak
zaten İç Denetçi olarak görev yaptığımdan uygulamadaki sorunları birebir
gözlemlemekteyim. Ancak çok kısa bir öneri geliştireceğim.
Öncelikle
kurumlardaki farklı isim ve farklı yapılanmanın giderilmesi ve kurum içindeki
denetim birimlerinin iki kapsama ayrılması, 5018 sayılı Yasa’dan gelen yetki ve
görevlerini kullanan İç Denetçilerin rehberlik ve programlı denetimlerde
istihdam edilmesi, İç Denetçilerin istihdam edildiği Birimlerin kurum teşkilat
ve kadro çizelgelerinde kararnameli olarak (İç Denetim Başkanlığı şeklinde) yer
alması, diğer denetim birimlerinin isimlerinin tüm kamu kurumlarında Teftiş
Başkanlığı olarak yapılandırılması ve Teftiş Başkanlıklarının az sayıdaki
Müfettişlerle yalnızca inceleme ve soruşturmayla yetkili ve görevli kılınmaları
gerekir. Rehberlik işi, teftiş işinden ayrı bir konudur. Bu hususta kesin bir
ayrım gidilmeli ve rehberlik, kuruma değer katma ve risklere odaklanarak etkili
kurumsal kapasite oluşturma işi İç Denetime bırakılmalıdır.
3-Vesayet
Denetimi:
Vesayet
denetimi görevi, yani mahalli idare kurum ve kuruluşlarının denetimi görevi,
Anayasa ile İçişleri Bakanlığında olan bir yetki ve görevdir. Ancak, 2018
yılının ikinci yarısından itibaren mahalli idarelerin iş ve işlemlerinin takip
ve koordinasyon görevi Çevre ve Şehircilik Bakanlığında olup, o yıldan sonra, iki
başlı bir durum ortaya çıkmıştır.
Bu
iki başlı yapının ortadan kaldırılması mümkün görülmüyor. Bu durumda, İçişleri Bakanlığının
vesayette kaynaklanan yetkileri yalnızca Belediye Başkanlıkları ve diğer
mahalli idareler açısından, yalnızca güvenlik ve iller idaresi yönünden
sağlanmalı, teknik ve mali yönden vesayet yetki ve görevi Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına da tanınmalı ve Bakanlık da bu açılardan denetim yetkisine sahip
olmalıdır. Bunun için gerekiyorsa Anayasa değişikliği gerçekleştirilmelidir.
Vesayet
denetimin belediyeler üzerindeki ağırlığı (daha açıkçası korkusu) azaltılmalı
ve daha çok teknik, mali, bilgi teknolojileri, performans denetimlerine
yoğunlaştırılmalıdır.
4-Odalar,
Borsalar ve STK’ların Denetimi:
Bu
denetim görev ve yetkileri için iyi yetiştirilmiş ve gerekli nosyon ve
formasyona sahip denetçiler atanmalı ve onlar vasıtasıyla denetimler
gerçekleştirilmelidir. Mevcut durum itibariyle Vakıf ve Derneklerin
denetçilerinin denetim nosyon ve formasyonuna sahip oldukları söylenebilir.Aynı nosyon ve formasyon bu kapsamdaki tüm denetim alanları için de
sağlanmalıdır. Örnek vermem gerekirse bir kooperatifi denetleyen kişi, bunun
için yetiştirilmelidir ve sertifika sahibi olmalıdır. Unvanının da mühendis ya
da uzman değil, kooperatif denetçisi ya da kooperatif kontrolörü olması
gerekir.
5-İş
Hayatına Yönelik Denetimler:
Dördüncü
kapsam için dile getirdiğim görüş ve düşüncelerin bir benzeri bu kapsamda da
geçerlidir. Bu denetim görev ve yetkileri için iyi yetiştirilmiş ve gerekli
nosyon ve formasyona sahip denetçiler atanmalı ve onlar vasıtasıyla denetimler
gerçekleştirilmelidir. Mevcut durum itibariyle Vergi Denetim
Kurulları, İş Teftiş Kurulları gibi kurullarda görevli Müfettiş ve denetçilerin
denetim nosyon ve formasyonuna sahip oldukları söylenebilir. Aynı
nosyon ve formasyon bu kapsamdaki tüm denetim alanları için de sağlanmalıdır.
Örnek vermem gerekirse bir firmada çevre denetimi yapan kişi, bunun için
yetiştirilmelidir ve sertifika sahibi olmalıdır. Unvanının da mühendis ya da
uzman değil çevre denetçisi ya da çevre kontrolörü olması gerekir.
Yazımın
bu noktasında diğer önerilerle birlikte şu önerileri belirtmeliyim: Denetim
birimlerinin yeknesak yapıya kavuşturulması, risk odaklı görev yapmaları,
binlerce gereksiz görevler yerine riskleri önleyecek tarzda niteliksel işlerle
görevlendirmeleri, her denetçinin mutlaka sertifika sahibi olması ve beş yılda
bir eğitime tabi tutularak sertifikalarını yenilemeleri gerekir.
Yazımın
sonunda şunu hassaten ifade etmeliyim: Denetim birimleri muhtemel bir mali ya
da itibar kaybını önleyecek birimlerdir. Kamu’ya çok çok fayda sağlayabilecek
özellikleri vardır. Kamu için mali yük değil, bulmuş oldukları bir kamu
zararının tahsili ile büyük katkı sağlayacak özellikleri vardır. Bunu
kendi 34 yıllık denetim hayatımda bizzat uyguladım. Çevre ve Orman Bakanlığında
Müfettiş olarak görev yaptığım 2005 yılında, o zamanki fiyatlarla, 6.5
trilyonluk tahsil edilmemiş bir meblağı (proje aşımı yapılmış bir otelin fiili
durumunu dikkate alıp yeniden ölçüm yaptırarak bu kadar büyük bir tutarı) Kamu’ya
kazandırmış bir Denetim Elemanıyım. Benim gibi birçok denetim elemanı
da kamuya bu şekilde katkılar sağlamıştır.
Tüm
denetim birimlerinin etkili, ekonomik ve verimli bir yapıya kavuşturulması
dileğimle yazımı burada noktalıyorum.