Son birkaç aydır Marmara Denizindeki “müsilaj sorunu” Türkiye
gündeminin ana maddelerinin başında gelmektedir. Haberlerin neredeyse en
başında Marmara Denizi bu sorun yer almaktadır. Konu ciddi bir hâl almıştır. Konu
yalnızca Ülkemiz açısından haber olmak yanında, bazı yabancı medyada yer almaya
başlamıştır. Avrupa’da bazı
Ülkeler ile ABD medyası da konuyu gündemlerine almaya başladılar. Hatta
Uzakdoğu’da, Endonezya gibi ülkelerin
medyası da Marmara Denizi’ndeki müsilaj ile ilgili haberlere yer vermektedir.
Müsilaj nedir? Bilmem açıklamaya gerek var mı?
Bundan iki ay kadar öncesine çok kimsenin adını dahi
duymadığı “müsilaj” artık çok kişinin bildiği bir kavramdır.
Müsilaj diğer adıyla “deniz salyası”, denizlerde
durağanlığa ve azot-fosfor artışına bağlı olarak, iklim değişikliği ve deniz
suyundaki sıcaklığın da artmasıyla meydana gelen bir sorundur.
Bu sorun, doğal yaşamı öylesine derinden etkiliyor ki, konunun
uzmanları bu sene yaz boyunca Marmara Denizinde yüzülmemesini ve denize
girilmemesini dahi öneriyor.
Marmara Denizinde meydana gelen sözkonusu bu müsilaj sorunu
meydana geldikten itibaren ilgili ve yetkili kurum ve kuruluşlar, yoğun ilgi
ile konunun üzerine gitmiştir. Sorunun en yüksek seviyede Cumhurbaşkanlığı
katında dikkate değer çabayla ele alınarak takip edilmesi önemli bir
gelişmedir.
Konu
ayrıca bizzat TBMM gündemindedir de. Nitekim Resmi Gazetenin 12.06.2021 tarih
ve 31509 sayılı nüshasında yayımlanan TBMM kararına göre, Başta
Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki HYPERLINK
"https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/06/20210612-2.pdf"Müsilaj
HYPERLINK "https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/06/20210612-2.pdf"
Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Bir Meclis Araştırması Komisyonu Kurulmuştur. Söz konusu karara göre, bu
araştırmayı yapacak komisyonun 19 üyeden kurulması, komisyonun çalışma
süresinin başkan, başkanvekili, sözcü ve katip seçimi tarihinden başlamak üzere
3 ay olması ve gerektiğinde Ankara dışında da çalışması kararlaştırılmıştır.
Ayrıca, Marmara
Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu ile İlgili 2021/10 Sayılı
Cumhurbaşkanlığı Genelgeside 12.06.2021 tarih ve 31510 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Sözkonusu
genelgede "Deniz kirliliğinin giderilmesi
amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda Marmara Denizi
Havzası'nda yer alan valilikler, yerel yönetimler, ilgili kurum ve kuruluşlar,
sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin katılımlarıyla Marmara Denizi
Eylem Planı hazırlanarak, 6 Haziran 2021 tarihinde kamuoyu ile
paylaşılmıştır" denilerek Marmara Denizi Eylem Planı çerçevesinde
öngürülen işlerin belirtilen sürelerde tamamlanabilmesi için gereken
çalışmaların bir bütünlük içerisinde yürütülebilmesi amacıyla da Çevre ve
Şehircilik Bakanı Başkanlığında, Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon
Kurulu'nun oluşturulduğu belirtilmiştir.
Mezkur Kurulda, Çevre ve Şehircilik, İçişleri, Sağlık, Sanayi
ve Teknoloji, Tarım ve Orman, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlıklarının ilgili Bakan
Yardımcıları, Milli Savunma Bakanlığı Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir,
Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanı, İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir,
Tekirdağ, Yalova, Çanakkale illerinin valileri, TÜBİTAK Marmara Araştırma
Merkezi ve Türkiye Bilimleri Akademisi Başkanları ile Orta Doğu Teknik
Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve İstanbul Üniversitesi Su
Bilimleri Fakültesi Dekanı, Marmara Belediyeler Birliği Başkanı, İstanbul,
Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanları ile Yalova
ve Çanakkale İl Belediye Başkanları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği,
Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu Başkanları, Türkiye Çevre Ajansı
Başkanı, İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı, Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri
Birliği Başkanı, Marmara Denizi Eylem Planı uyarınca Marmara Belediyeler
Birliği bünyesinde kurulacak olan Bilim ve Teknik Kurul Başkanı, Deniz Temiz
Derneği (TURMEPA) ve Türkiye Çevre Koruma Vakfı (TÜÇEV) Yönetim Kurulu
Başkanları görev almaktadır
Sözkonusu genelgeye göre, Koordinasyon Kurulu ayda en az bir
defa toplanacak, davet üzerine ayrıca toplanabilecek, sekreterya hizmetleri
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından
yürütülecek. üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanacak ve toplantıya
katılan üye sayısının salt çoğunluğu ile karar alacaktır.
Bu gelişmelerle birlikte bir önemli gelişme de Çevre Denetimi
Yönetmeliğinin değiştirilmesiyle sağlanmıştır. 12.06.2021 tarih ve 31510 tarihli
Resmi Gazetede yayımlanan Çevre Denetim Yönetmeliğiyle birlikte 21/11/2008 tarihli ve 27061 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Çevre Denetimi Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.
Bütün bu tedbir ve çalışmaların elbette olumlu sonuçlar
doğurması beklenmektedir. Zaten bilfiil de bütün ilgili kurum ve
kuruluşlar çok sayıdaki elemanları ve denizi temizleme araçlarıyla bizzat
sahada çalışma yapmaktadırlar.
Yazımın buraya kadar olan kısmında Marmara Denizindeki müsilaj sorunu
ile ilgili olarak sadece gelişmeleri özetledim.
Şimdi, Çevre Denetimi Sistemi üzerinde birkaç kelam söylemek istiyorum.
Ardından da çevre organizasyonu için bir birim kurulması için önerim olacaktır.
Ülkemizde 12 Haziran 2021 tarihine kadar
uygulanan çevre denetim sisteminde, sözkonusu Yönetmelik Ek-1 ve
Ek-2 listesinde yer alan tesis veya faaliyetler denetim kapsamındadır. Ek-1:
Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet veya Tesisler (Ham Petrol, Doğal Gaz, Kömür ve Turba Çıkarma
Endüstrisi, büyük kapasiteli metal demir, çelik ve metal tesisleri ile
diğer büyük sanayi vb gibi tesislerden) Ek-2: Çevreye Kirletici Etkisi Olan
Faaliyet veya Tesislerden (maden ocakları, termik santraller, düşük kapasiteli
pik demir ya da çelik üretim tesisleri vb gibi üretim tesislerinden)
oluşmaktadır.(12.06.2021 tarihinde çıkartılan yeni yönetmelikte Ek-1 ve Ek-2
listeler mevcut değildir)
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının tesis veya faaliyetleri
denetlemekle yetkili birimleri, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Çevresel Etki
Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik İl
Müdürlükleridir. Ayrıca, Çevre Kanunu ve bu Kanun uyarınca yürürlüğe konulan
yönetmeliklerin yetkili kıldığı kurum ve kuruluşların denetim yetkileri
saklıdır.
Çevre denetimleri planlı ve programlı olarak, yüksek oranlara
ulaşacak sayıda tesis ve işletmelerde gerçekleştirilmektedir. Çevre
denetiminde denetlenen tesis sayısı her geçen yılda artmaktadır. Bu
durum her sene yayınlanan çevre denetim raporları ve ilgili kitapçıklarda
rahatlıkla görülmektedir.
Bu noktalar itibariyle hiçbir sorun mevcut değildir.
Yalnızca şu iki noktada öneri geliştirilebilir.
1-Çevre denetim görev ve yetkileri için iyi yetiştirilmiş ve gerekli
nosyon ve formasyona sahip yeterli sayıda çevre denetçileri atanmalı ve onlar
vasıtasıyla denetimler gerçekleştirilmelidir. Unvanının da
mühendis ya da uzman değil çevre denetçisi ya da çevre kontrolörü olması
gerekir. Hatta daha da ilerisi, çevre denetimi yapan görevliler (denetçi ya da
kontrolörler) sertifikalı da olmalıdır. Sertifikaları da belirli periyotlarla
eğitim aldıkça yenilemeye tabi olmalıdır.
2-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde birkaç Genel
Müdürlük çerçevesinde gerçekleştirilen çevre denetim görevleri, tek bir Birim
çatısı altında sağlanmalı ve bunun için müstakil Çevre Denetim Genel Müdürlüğükurulmalıdır. Bu önerinin zaten ilgili Bakanlık en üst yetkilileri nezdinde karşılık
bulduğunu ve düşünüldüğünü tahmin etmek çok zor da değil. Çünkü aklın yolu
aynıdır.
İnşallah, bu güne kadar büyük azim ve çabayla yerine
getirilen çevre denetim görevleri bundan sonra yukarıda belirttiğimiz yeni
çabalar, yeni çalışmalarla birlikte daha da büyük hız kazanacak ve
temiz ve sağlıklı çevrede yaşama imkânlarımız daha da artacaktır.
Ahmet Sandal