İstiklal Marşımızın
kabulünün 101. yılındayız. İstiklal Marşımız 12 Mart 1921 tarihinde TBMM’de
okunarak kabul edilmiştir. İstiklal Marşı denlinde hemen aklımıza Şair Mehmet
Akif Ersoy Üstadımız gelir. Bu elbette doğrudur. Yarın da 12 Mart 2022. Yarın İstiklal
Marşımızın kabulünün 101. yılını kutlayacağız. Ülkemizde yine Mehmet Akif Ersoy
ve İstiklal Marşı bağlamında toplantı ve etkinlikler yapılacaktır. Biz
de kısmetse yarın saat 14:30’da Ankara Altındağ Gençlik Merkezinde “İş Ahlakı
ve Mehmet Akif Ersoy” başlığı altında konferans ya da seminer benzeri bir
etkinlikte gençlerimize sesleneceğiz. Bu başlığı yani “İş Ahlakı ve Mehmet Akif
Ersoy” başlığını ve sunum konusunu böyle belirlemeyi özellikle talep ettim.
Şunu net olarak ifade
etmeliyim ki, Mehmet Akif Ersoy Üstadımız bir Şair, hatta İstiklal Marşı Şairi
olmaktan belki de daha önce ve daha önemli olarak, bir ahlak timsali ve edep
örneğidir. Bizzat hayatında bunu açık ve bariz bir şekilde sergilediği ve
gösterdiği gibi Safahat isimli 7 ciltlik eserinde en çok da iş ahlakı,
çalışmak, akıl, ilim, irfan, vicdan ve benzeri hususlar üzerinde şiirler yazmışve bilhassa gençler olmak üzere tüm toplum fertlerine nasihat ve tavsiyelerde
bulunmuş, yol göstermiştir.
Almanya’nın Berlin şehrine giden Mehmet Akif Ersoy, yurda
döndüğünde kendisine “Avrupa nasıldı, Avrupa seyahatinde ne gördün, neyi müşahede ettin?” diye soruyorlar. Akif, bu soru
karşısında şu cevabı veriyor: “Ne olsun, gördüğüm kadarıyla işleri var
dinimiz gibi, dinleri var işimiz gibi!” Yani Avrupa’nın
dini muharref yani bozuk, bizim dinimiz en son Din ve korunmuş, sağlam bir
dindir. Adamların işleri aynı dinimiz gibi sağlam, maalesef bizim işlerimiz
adamların dini gibi bozuk. Durumu bu kadar net ve bu kadar açık, bariz bir
şekilde anlatmak şair işidir ve bunu Üstadımız başarmıştır.
Akif, iş hayatında
başarılı ve doğru olmak konusunda Almanya’ya dikkat çektiği gibi, ahlaki
değerlere bağlılık konusunda Japon Milletine de dikkat çeker. Bu bağlamda
Safahat’ta şu 24 husus kendisini hissettirmektedir.
Mehmet Akif Ersoy ahlak
ve edep noktasında şu hususlara riayet etmemizi öğüt verir:
1- Dürüstlük, doğruluk,
sözünde durmak. 2- Zayıfın hakkını korumak. 3- Çok şeye gücün yetse de azla
yetinmek. 4- Fazla bir şeyin olmadığı halde cömertçe dağıtmak. 5- Kimsenin
namusuna göz dikmemek. 6- Her dinden ve her milletten insanlara insanca davranmak.
7- En zor koşullarda dahi zulme yiğitçe direnmek. 8- Kişisel ihtiraslara
kapılmamak. 9- Toplumun çıkarları uğruna kişisel çıkarları gözden çıkarmak. 10-
Başka milletlerden teknoloji ve ilim alırken kendimize ait değerleri terk
etmemek, yalnızca yararlı teknolojiye yönelmek. 11- Moda adı altında her şeye
itibar etmemek.12- Kendinizi güvende hissetmek için tüm toplumun ahlaklı
olmasına çalışmak. 13- Gelişmiş milletleri yalnızca taklit ederek hiçbir
başarıya ulaşılamayacağını bilmek. 14- Birtakım menfaaatler karşılığında
bağımsızlık ve özgürlükten vazgeçmemek. 15- Bağımsızlık ve özgürlük bilincinin
özgüven ve başarı için mutlaka gerekli olduğuna inanmak. 16- Asla zulmü alkışlamamak,
zalimi sevmemek. 17- Zalime karşı olmak ve mazlumun yanında yer almak. 17- Gelecek düşünülmediğinde
toplumun fikrinin, hislerinin ve azminin felce uğrayacağı bilincinde olmak. 18-
Haksızlığa karşı çıkılmadığı zaman ümitsizliğe kapılanacağının farkında olmak.
19- Hak ve hakikatin sesi kısılınca sapkınlığın putlaştırılacağının idrakinde
olmak. 20- Hakikat ile hayali karıştırmamak, gerçeklerden ayrılmamak. 21-
İnsanları ve toplumları yaşatan husus ahlak, insanları ve toplumları çürüten husus
ahlaksızlık olduğunu akıldan çıkarmamak. 22- İnsanın yaşadıklarının, hak ettikleri olduğun bilincinde olmak.23- Adaletsizlik,
bencillik, zulüm ve benzeri kötülüklerin İslam toplumlarının en büyük hastalığı
olduğu bilincinde olarak, bu davranışları terk etmek. 24- Zararın neresinden
dönülse kârdır ilkesini düstur edinerek yanlıştan vazgeçmek.
Üstadımız Mehmet Akif
Ersoy işte bu 24 noktada çerçevesini çizdiğimiz bir tabloda ahlak ve edep önerir
ve bunu Safahat’taki şiirlerinde bizlere sunar. Güzel bir sözde belirtildiği
üzere, “namaz 5 vakit farz, ahlak 24 saat farzdır” bilinciyle hareket
etmemiz şarttır. Yani Mehmet Akif Ersoy’un 24 noktada önerdiği hususlar 24 saat
hayatımızda yer etmelidir.
Yukarıda belirttim. Bir
kez daha hatırlatıyorum. Mehmet Akif Ersoy Üstadımız
yalnız şiir yazarak ve yalnızca söyleyerek ahlak ve edebe dikkat çekmemiş, aynı
zamanda hayatının bütün safhalarında ahlak ve edep timsali olduğunu
göstermiştir. Verdiği söze her daim sadık olmuştur, paraya-pula tenezzül etmemiştir,
doğruları korkmadan haykırmıştır, haramdan uzak durmuş, helal ile yetinmiştir,
Millet ve toplum için gerektiğinde her türlü fedakarlığı göstermiş ve şahsi
haklarından feragat etmiştir.
Şimdi bu çerçeve
dahilinde yani ahlak, edep dahilinde bizlere öğütler veren, yol gösteren ve
bunları kendi hayatında bizzat uygulayan Üstadımızın bazı şiirlerine yer
verelim:
Doğruluk/Yalan
Söylememek/Hakikate Önem Vermek
Hayır,
hayâl ile yoktur benim alış verişim...
İnan
ki: Her ne demişsem görüp de söylemişim.
Şudur
cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözüm
odun gibi olsun; hakîkat olsun tek!
Vefa/Sadakat/Irz/Namus
Müslümanlıktaki
erkânı siyânetteferîd;
Müslüman
denmek için eksiği ancak tevhîd.
Doğruluk,
ahde vefâ, va’de sadâkat, şefkat;”
Âcizin hakkını i'lâyasamîmî gayret;
En ufak şeyle kanâ'at, çoğa kudret varken,
Yine ifrât ile vermek, veren eller darken;
Kimsenin ırzına, nâmûsuna yan bakmıyarak,
Yedi
kat ellerin evlâdını kardeş tanımak
Toplum/Ahlak
Köylünün
bir şeyi yok, sıhhati, ahlâkı bitik;
Bak
o sırtındaki mintan bile tiftik tiftik.
Bir
kemik, bir deridir ölmedi kaldıysa diri;
Nerde
evvelki refâhın acabâ onda biri?
Edepsiz
Toplumlar Hezeyan İçindedir/Din Kurtuluştur
Hakkı
son sadme-i kahrıyla bitirsin isyan;
Edebin
şimdiki ma’nâsına densin “hezeyan”;
Kalmasın,
hâsılı , altüst olarak hissiyyât,
Ne
yüreklerde şehâmet, ne şehâmette hayât;”
Yine
kürsî-i mehîbinde Süleymâniyye,
Kalacak,
doğruluğun yerdeki tek yurdu diye.”
Yazımın
en sonunda, “inşallah Üstadımız Mehmet Akif Ersoy’u anlarız ve inşallah aynen
Üstadımız gibi yaşarız” diyerek selam ve dualarımı arz ediyorum. Bu vesileyle İstiklal
Marşımızın kabulünün 101. Yılını tebrik ediyor ve aynen Üstadımız gibi, “Allah
bu Millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diyorum.