Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
Kahramanmaraş’ ımızn EDE leri sokalarda, mahalle aralarında, meydanlarda kurtuluş etkinlikleri ile doyasıya eğlendiler. Dünya da bu şekilde çoşku ile kutlanan bir Kurtuluş Bayramı daha olduğunu görmedik. Konferanslar, seminerler, Kurtuluşumuzda şehit düşen kahramanlarımızı ve ilk kurşunu atan Sütçü İmam’ ın kabirlerini ziyaretler ile daha da anlam kazanan bir bayram havasına döndü. Emeği geçen herkesi tek tek kutluyorum.
Küçüklümüzde maytaplar, kız kovalayanlar, çata-patlar, mantar tabancaları ile mahallenin neredeyse tüm çocukları bir araya gelir bu heyecana ortak olurduk. Çete kıyafetleri giymiş büyük, küçük kaynaşır, davul sesleri, silah sesleri arasında halaylar çekilir, oyunlar oynanırdı. Bizler sokakta çok vakit geçirdiğimiz için ne kadar da tehlikeli olduğunu bilmediğimiz ama alışık olduğumuz patlayıcı maytap ve silahların arasında sakınmadan dolaşırdık. Eskiden Maraş bu kadar büyük değil ve bu kadar çok apartman yoktu. Şimdi ise kalabalık ve apartmanları çoğalması, silah sıkılacak, maytap atılacak sakin yerlerin olmaması ve tehlike arz etmesinden dolayı bu tip eylemler yasaklanmıştır. Edelerimizde bu konuda hassas olup, sadece halaylar ve oyunlar ile tehlikesiz bir şekilde Kurtuluş Bayramımızı kutladılar. Dünyada Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası sahibi ilk şehir olan Kahraman Maraş’ ımıza da bu yakışır.
Kahramanmaraş’ ın kurtuluşunu her seferinde aynı heyecanla kutlayan, birçok şiir ile bu coşkuya katılan rahmetli Babam DOSTOZAN, yüreği kabararak ve en içten duygularla, mazimizin ne zorluklar, ne kahramanlıklar ne fedakârlıklarla bizlere bu günleri hediye ettiğini aşağıdaki MARAŞ’ TA şiirinde de anlatıyor.
Gençliğini gurbette çok sevdiği Kahramanmaraş’tan uzakta geçirdiğinden Şiirlerinde sık sık özlemini dile getirmiştir. Hele bir de Kurtuluş Bayramı zamanı olunca aşağıdaki dörtlüklerde belirttiği gibi içi içine sığmıyormuş.
“Gerilmiş araya dağlar yay gibi
Her an istiyorum varamıyorum
Ana’sın arayan yavru tay gibi
Şubat yaklaşınca duramıyorum.
Bir başka dörtlükte ise haber olmak için Maraşa Mektup diye şiirselleştirmiş.
“Gine geldi şubat gamlandı gönül
Acep şimdi Maraş notar ki edem?
Kabardı ayranım canlandı gönül
İçim, bir bir döksem ne der ki edem?
Özleminin yanı sıra Kurtuluş mücadelesi ve kahramanlığı öne çıkaran birçok şiiri olmuş, bunlardan büyük bir kısmını önceki yazılarımda yazmıştım. Beni etkileyen bir dörtlüğünü de sizlere hatırlatmak istiyorum.
Cuma günü idi, hutbede imam.
Mahzundu karşıda, bayraksız kalem.
Dedi : "Bu takdirde cumayı kılmam"
Hışımla burçlara baktı Maraşlı.
***
Hürriyet, imanla bir olur ancak.
Kalenin burcunda durmalı sancak.
Kiminde mavüzer, kiminde bıçak .
Bayrağa madalya taktı Maraşlı.
Her biri kahraman olan hemşerilerimin bir kez daha Kurtuluş bayramını kutluyor, sağlık, mutluluk ve huzur içerisinde yaşamalarını yüce rabbimden niyaz ediyorum.
MARAŞ’TA
Hüdaya açılan eller Maraş’ta
Tufana eş olan seller, Maraş’ta
Tepeler, bayırlar, beller Maraş’ta,
Rükuya, secdeye erer gibidir.
***
Mescitler, camiler beyaz ve sıcak.
Kubbeler, mümine açılmış kucak,
Kerpiçten evlerde tüten her ocak,
Her an, kükreyip de coşar gibidir.
***
Rüzgar, bizden yana dönüyor gayrı.
Nur doğdu, lambalar sönüyor gayrı,
Dağlar, taşlar ve gök hep ayrı ayrı,
Huşuyla tevhidi anar gibidir.
***
DOSTOZAN gönlüne gamı yükledi.
Sabrile, günleri, güne ekledi.
Ömür boyu, dost yolunu, gözledi,
O, artık dostuna koşar gibidir.
DOSTOZAN/2006
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın.13.02.2017