Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
Bir Mübarek Kurban Bayramını daha geride bıraktık. Rabbim sevdiklerimizle birlikte sağlık ve huzurlu nice bayramlara çıkarsın inşallah. Bayramlar en çok ziyaretine gelinmeyen büyükleri ve gurbette olanları hüzünlendiriyor, çocukları ve ailesi geniş olup huzur içerisinde bayramlaşma fırsatı bulanları sevindiriyor. Hayatın acı gerçekleri olan varlık ve yokluk manevi ve maddi anlamda bayramlarda kendini hissettiriyor. Dinimizin gereği bize takdir-i ilahi diyerek şükretmek kalıyor. Ben uzun zamandır çocukken yaşadığım manevi hazzı maalesef alamıyorum. Günümüz Bayramları, tatil anlayışı içerisinde geçiyor. İnsanlar sılayı rahim yapmıyor, küçük büyüğe, komşu komşuya, akraba akrabaya gitmez oldu.
Birde klasikleşmiş samimiyetten uzak, insanların kendini gösterme, istekte bulunma veya farklı menfaatler için kurumsal Bayramlaşmalar var. Bu sene Valilik önünde yeni yapılan yaya yolunu kullanma adına sıra halinde onlarca resmi olan olmayan kurumun dizildiği yüzlerce insanın karmaşık bir düzende bayramlaşmaya çalıştığı, makam sahiplerine kendini belli edebilmek amacı ile çaba sarf edilen, bana göre samimimiyetten uzak bir Bayramlaşma yaşadım. Maalesef bir düzen ve intizam olmayan, gelişigüzel, sırf adı bayramlaşma olsun, insanlarla tokalaşalım, kendimizi gösterelim düşüncesi ile yapılan bir tören havasındaydı. Herkesin fikrine saygı duyarım, verilmek istenen daha güzel duygular olabilir, belki daha samimi bir ortam istenilebilinir ama şartlar oluşmamıştır, önemli olan kişilerin kalplerindeki duyguyu doğru olarak yaşayabilmeleridir.
Lafı çok uzatmaya gerek yok, allahım her kesin kabine göre versin. Sağlık ve huzur ortamında yaşayacağımız Vatanımızda nice bayramlar görmeyi nasip etsin. Rahmetli babamın şiirlerinde hep ders çıkaracağım, geçmişten bu güne izler taşıyan şiirleri, sözü fazla uzatmadan noktayı koymaktadır, “Kör Kandil” de bunlardan bir tanesidir. Saygı ve sevgilerimle beğenilerinize sunarım.
KÖR KANDİL
Barışmadı yıldızım nedense?
Yağlı kapılara yağlı kul ile.
Bir kapı kapansa biri açılır,
Ne çıkarmış kalsak aba, çul ile.
***
İki lokma ekmek için değer mi?
Akıtmam harama alın terimi.
Tutsak etmem üç kuruşa dilimi,
Varsın, satsın satan birkaç pul ile.
***
İzzetim, gururum düşürmem yere,
Tetiğe dokun istersen bin kere.
Biz korkuya çoktan verdik teskere,
Erilmez vuslata(menzile), kör kandil ile.
DOSTOZAN/MART 1992
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın.05.09.2017