Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
İslam coğrafyasının kan ile sulandığı bir dönemdeyiz. Terörün ve savaşın acıması yok, özel günü yok. İslam Dünyası mübarek günlerde dahi ateş altında kan ağlamaya devam ediyor. Büyük! İslam devletleri ise sessiz. Suriye, Arakan, Çin, İsrail ve Dünyanın dört bir tarafındaki kafirlerin ağızlarından köpük saçarak, öldürdüğü her müslüman için hayvani hırıltılar çıkarması içlerimizi parçalıyor. Savaş değil katliam yaşanıyor. Türkiye bir yandan farklı cephelerde savaşıyor, bir yandan kafirden kaçan Müslümanlara kucak açıyor, bir yandan terör belası ile uğraşıyor bir yandan da vatan hainleri ile uğraşıyor.
Çaresiz ve üzüntü içerisinde, bu zulmün durması için olanları Allah’a dualar ederek maalesef seyrediyoruz. Müslümanlara yapılan zulmün sınırı yok, insanlıktan çıkmış, hayvan bile denilmeyecek yaratıklar küçücük bebekleri dahi hedef almaktan çekinmiyorlar. ABD ve yaltakcıları Ülkemizi Siyasi ve Ekonomik yönden tehdit ediyor. Etrafımız Haçlı ordusu tarafından sarılıyor, Müslüman ülkelerin parçalanması için BOP hızlı bir şekilde ilerliyor.
En acısı Vatanımızda yaşayan hainler açık açık bunlara destek veriyor, alkış tutuyorlar. Nasıl bir iktidar düşmanlığı yaşanıyorsa ülkemiz adına yapılan her yanlış ve haksızlık meşru gibi görülüp bir tekme de kendileri atmak için sırada bekliyorlar. Allahım bunlara fırsat vermesin inşallah.
Bizler İslam kültürünü, Türk kültürünü, vicdanı, merhameti, atalarımızdan aldığımız terbiye, bilgi doğrultusunda kullanan ve gittiğimiz yerlerde de tatbik ederek huzur ve adaleti sağlayan bir neslin torunlarıyız. Söylenecek o kadar çok söz var ki, boğazımız düğümleniyor, gördüğümüz acılar karşısında, hainlikler karşısında sadece nefretle doluyor, şaşkınlık içinde kalıyoruz. Yıllarca ülkemizde laiklik, Atatürkçülük, Demokrasi vb. gibi sadece kendilerine has olduklarını zannettikleri düşüncelere sığınarak her türlü gayri ahlaki ve kanuni hayatı yaşayan insanlar şimdide ABD nin TÜRKİYE yi abluka altına almasına alkış tutuyor ve seviniyorlar. Zamanında Irak, Cezayir, Lübnan da sevinmişti, allahım onların düştüğü duruma düşürmesin bizleri. Rabbim en iyisini bilir, ona sığınır yalnız ondan yardım dileriz. O kendine sığınanları başkasına muhtaç etmez. Yüce Allah’ım Ülkemizi Türkiye’mizi ve bütün iyi Müslümanları koru, Müslümanlara zulüm yapan toplulukları kahreyle, Amin.
Rahmetli Babam, DOSTOZAN-Mehmet Hanifi Sarıyıldız, Kır Şu Kalemi Şiiri ile sanki bu günlere gönderme yapar gibi yaşadığı duyguları anlatıyor.
KIR ŞU KALEMİ
Demokrasi dedik durduk yıllarca,
Ha bugün ha yarın.. oldu olacak,
Kulaklar çekildi bazen kibarca,
Kim bilir bu süreç ne gün dolacak?
***
Şalvarı çarşafı yırttık bir zaman,
Kitaplar yakıldı kurslar basıldı.
Jandarma ve polis vermezdi aman,
Kur’an da alenen okunamazdı.
***
Bu acı yılları bitti sanmıştık,
Giyime kuşama karışan yoktu.
Camiler serbestti kurslar açmıştık,
Birileri yine düğmeye bastı.
***
Baş örtüsü türban oldu, suç saydık.
Okullar bir kışla, rektör komutan,
Mahkemeye gire çıka usandık,
Okulların önü her gün toz duman.
***
Namaz mı, türban mı, cuma mı suçlu,
Oruç tutup zekat veren mi yoksa?
Petekli, arılı, kurtlu ve kuşlu,
Delik deşik olmuş bir anayasa.
***
Akıl, izan, idrak firarda yine,
Adam gibi adam olamıyoruz.
Erkekler, cesurlar, çıkmış izine,
Bir türlü sorumlu bulamıyoruz.
***
DOSTOZAN sen de kır at şu kalemi,
Alemin ahmağı, delisi misin?
İkide bir deşip durma yaramı,
Aklın var mı ki, sen akıl veresin.
DOSTOZAN/18.11.2000
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın.04.12.2017