Merhaba sevgili okurlar, sevgili dostlar.
13 Ekim benim doğum günümdü. Sosyal medyayı kullanınca takip edenlerin haberi oluyor. Yaş ne kadar büyüse de dostların kutlama mesajları, aramaları, hatırlamaları, beğenmeleri insanın hoşuna gidiyor değer gördüğünü hissettiriyor. Sağolsun benim dostlarımda beni kutlayarak nefsimi okşadılar. Allahım hepinizden razı olsun, gönlünüze göre versin. Sizlere de sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, mutlu, huzurlu yaş almanızı nasip etsin.
Hayatın diğer bir gerçeği de ölüm. Ne kadar soğuk bir kelime olsa da kaçınılmaz son. Her nefis ölümü tadacaktır teslimiyetini aklımızdan çıkarmamak lazım, ona göre hayatımızı, üzüntümüzü ve sevinçlerimizi dozunu kaçırmadan yaşamamız lazım. Biri doğarken diğeri ölüyor, acı gerçek karşımıza illa ki çıkıyor. Rabbim kimseye evlat acısı göstermesin, sıralı, imanlı ölüm nasip etsin inşallah. Ahirete göç etmiş tüm geçmişlerimize de rahmet etsin rabbim. Bizler hayattakilerin değerini bilerek, geçmişlerimize de dualar ederek yaşamalıyız.
Babam ağbime daha doğmadan şiirler yazmış beni ihmal etmiş. Aklımız başımıza geldiğinde bende babama sitemkar bir şekilde bana niye yazmadığını sordum. Şimdi verdiği cevabı hatırlamıyorum ama birkaç gün içerisinde bana “ATİLLA” şiirini yazarak sevindirdi. Kendisinden ısmarlama şiir isteyenler olduğunda hiç kırmaz bazen bir dörtlük bazen uzun bir şiir ile geri dönüş yapardı. İnsanlara karşı sevecen saygılı dürüst insandı babam. Dostlarına önem verirdi “Keremce Yandım” şiirinde de hissiyatını çok güzel dile getirmiştir. Sizlerle paylaşıyor tüm dostlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum, iyi ki varsınız.
KEREMCE YANDIM
Her nesnenin mutlak bir sonu vardır,
Çiçekler solacak dal kırılacak.
Yine de her kışın sonu bahardır,
Güneş dün battıysa bugün doğacak.
***
Sevgi tomurcuğu göründü dalda,
Arı çiçeklerde gönülse balda.
Hayal hanemizde şölen var yine,
Gözümüz kalmadı yalan dünyada.
***
Soğan ve ekmeğe ömrü bağladık,
Kah-ı zaman güldük kah-ı ağladık,
Şu yaşlı dünyanın dönen çarkına,
Ne çare bir türlü el atamadık.
***
Gene bildiğince dönüp durur o,
Bir meçhule doğru hala yürür o.
Ne önü belli ne sonu belli o,
Bizi de peşine takıp sürür o.
***
Sevgimi dağlara taşlara yazdım.
Neyzen’in elinde inleyen sazdım,
Ahımın ateşi cihanı sardı,
Mecnun’ca kavruldum, Kerem’ce yandım.
***
Koç Köroğlu oldum Bolu Dağında,
Beylere hükmettim ben otağımda.
Zalimin zulmünün isyanı oldum,
Teselliyi buldum dost kucağında.
Mehmet Hanifi Sarıyıldız /2005
Bir dahaki yazıda buluşmak ümidiyle dostça kalın.15.10.2018