İnsan ne ile mutlu olur? İnsan ne ile huzur bulur? Tarihlerden beri filozofların araştırdığı ve sorduğu bir soru bu.
Gerçekten de önemli bir soru.
Ne ile mutlu oluruz? Neyle huzur buluruz?
İnsanların birçoğu bu hususta yanılgıya düşüyorlar. Çok paranın çok mutluluk getireceğini sanıyorlar. Bu düşünce “yanlış kere yanlıştır.” Yalnızca maddi şeyler ile mutlu olacağını sananlar, gün gelir kafalarını duvarlara çalarlar. Yalnızca ekmek ve su ile, yalnızca eşya ve maddiyat ile yaşayacaklarını sananlar, bunun mümkün olamayacağını çok geçmeden anlarlar. Yalnız para-pul ile, yalnız mal-mülk ile huzur bulacaklarını sananlar, bunalımdan bunalıma düşeceklerdir.
Maddi hayata meyledenler bu hayatın içine girdikçe huzursuz olur, adeta bataklığa düşen birisi gibi battıkça batar ve boğulur gider. Bu hususta Ünlü Tasavvuf Alimi Muhyiddin Arabi şöyle seslenir: “Maddi hayata meyledenler için hayat deniz suyu içmeye benzer, içtikçe susuzlukları artar.”
Yalnızca ekmek ve su ile müteşekkil bir hayatın, yalnız para ve servet ile dolu bir hayatın huzur ve mutluluk getirmeyeceği açıktır. İşte bundan dolayıdır; “parayla saadet olmaz” denilir. Gerçi bu sözden bir de şu mana anlaşılır: “Paran olsa da mutluluğu satın alamazsın. Mutluluk bir nasip işidir.”.
Evet, şurası bir gerçektir ki; “Paran olsa da mutlu yaşayamazsın. Çünkü mutluluk ruh huzurudur. Para ancak bedenini rahatlatır. Ruhunu parayla rahatlatamazsın.”
Öyleyse yalnızca maddi şeylerle mutlu olunamayacağı çok açıktır. Peki, mutluluk için maddi şeylerden önce ne gereklidir?
İnsan bedeniyle birlikte bir ruh taşıyor. Bu ruh Allah’tandır. İnsanı mutlu eden bedeni ihtiyaçlarından önce, ruhi ihtiyaçlarının temin edilmesidir. İşte bunun için Hz. İsa (as) der ki, “insan yalnız ekmekle yaşayamaz.” İnsanın güzel söze, ahlak ve edebe, nasihate, sohbete ve muhabbete ihtiyacı vardır. İnsanın bu ihtiyaçlarını karşılamadan yalnızca bedeni ihtiyaçları karşılanırsa, bir azman, bir canavar meydana getirilir, maazallah.
Konumuzla alakalı olarak şu gerçeği de belirtmenin zamanıdır: “İnsan doyduğunda, hayvan aç kaldığında tehlikelidir.” Bu söz Bosna Hersek Devletinin ilk Cumhurbaşkanı Bilge İnsan Aliya İzzetbegoviç’e ait bir sözdür. Gerçekten de doğrudur. Bir insanı yalnızca doyuruyorsun, yedirip içiriyorsun. Bu adamın hiçbir manevi ciheti, ruhi doygunluğu, ahlak ve edebi yoksa, kendisini frenleyen inanç değerlerine sahip değilse, bu adam bir hayvandan daha tehlikelidir.
Öyleyse insanı öncelikle manevi değerlerle ve inanç ilkeleri doğrultusunda ruhi doygunluğa ulaştırmalı ve bununa birlikte maddi gıdalarını ve ekmek, su gibi ihtiyaçlarını temin etmeliyiz. Yalnızca maddi ihtiyaçları ve bedeni gereksinimleri temin edilen bir insan mutlu olmaz. Mutlu olmayan insan etrafa tehlike saçar.
Bilge İnsan Aliya İzzetbegoviç’in bir sözüne daha yer vermek istiyorum: “En kötü kombinasyon; boş bir ruh ile dolu bir midedir.” Karnını doyurmuş, ancak ruhi donanımları bomboş olan bir kişi etrafa tehlike saçar ve maazallah, bedeni zevkleri için kötülük yapmaktan çekinmez.
Buraya kadar anlattıklarımızdan şu gerçek net bir şekilde belirdi: “Hem toplumun ve hem de fertlerin huzur ve mutluluğu için ahlak ve edep şarttır. Bunu sağlamak için başta anne babalar ve öğretmenler olmak üzere herkese görev düşmektedir.”
Yeni bir eğitim ve öğretim dönemine başladığımız bu günlerde tüm velilere ve öğretmenlere bu hususta seslenmek istiyorum:
“Ey Velililer! Çocuklarınızın ceplerine harçlık doldurduğunuzdan daha çok ruhlarına şuur doldurun. Öğretmenler! Öğrencilerinize fen ve matematik gibi konuları anlattığınızdan daha çok ahlak ve terbiyeyi de anlatın.”
Değerli Öğretmenlerimize şu gerçeği de hatırlatmakta fayda vardır: “Bir insanı akıl ve zihin yönünden eğitip ahlak ve edep bakımından eğitmemek; toplumun başına bir bela yetiştirmektir.”
Evet, çocuklarımızın ve bizlerin mutluluğu yalnızca maddi imkanlarla ve parayla, pulla ve servetle olmaz. Ekmek ve su ile, para ve pul ile, ancak bir müddet mutlu olursunuz. Sonra sizi sıkıntı ve keder basar. Ancak, manevi değerlere bağlı olursanız ve ruhunuzda manevi şuur ve bilgi olursa, ahlak ve edep ile yaşarsanız, tam mutluluğu ve gerçek huzuru bulursunuz.
Yazımın sonunda gelin ilahi şu hakikate bir kez daha kulak verelim ve yürekten dinleyelim:
“Bilesiniz ki, kâlpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d Suresi, 28) Vesselam.