Veli Karalar kardeşimin dediği gibi bende yazılarımı biraz geciktirdim. Ilıca’da ayrı değer verdiğim Karalar ailesinin muhterem annelerine acil şifa dileklerimle birlikte; hem annem, hem babam hastanede olduğundan birazda onun getirdiği konstantre olamama olayı, bir diğer sebep; son yazdığım yazıyı çok sevmiş olmam, bir diğer sebepte; Genel Başkan yardımcısı olduğum Akdeniz Gazeteciler Federasyonu çalışmaları için şehirde olmamam.
Federasyon deyince aklıma geldi.
Kürkçü dükkanına gelir gelmez, Türkiye Gazeteciler Federasyonundan, Başkanı olduğum Büyükşehir Gazeteciler Cemiyetinin ihraç edildiği, yerine diğer cemiyetin alındığı haberi kulağıma geldi.
Büyük Hacc organizasyoncusu gazeteci reklamcı Hacı Bekir Doğan sitesinde uzuuunn uzuun yazmış. Sonuna da bir satır eklemiş. Kahramanmaraş Gazeteciler Cemiyeti Federasyonun yeni üyesi olarak güç kattılar.. Demişş..
Ey muhterem kardeşler.. (Nevşehir’e giden 4 kişiden biri hariç)..
Gittiğiniz yerden haberiniz var mı? Abid Vanlı orayı bırakıp niçin yeni oluşuma girdi ve bu oluşum çok kısa bir süre içerisinde Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu adını alarak, basın alanında en çok üyeye sahip sivil toplum örgütü olarak, Gerek Basın İlan kurumunda, gerekse Sarı basın kartları komisyonunda temsil hakkkı kazandı.
Ben oraya giderken, sevgili Kemal Sayın’a izah etmeye çalışmıştım.. Gidip gezip gelin keyfini çıkarın demiştim. Ama; benim 1996 yılında başladığım yola yeni başlamak hoşlarına gitmiş olmalı ki, hemen üye olduk diye sevinmişler.
Şimdi ben size nasıl bir oluşum içerisinde olduğunuzu anlayabilmeniz açısından bir kaç örnekleme yapayım..
*Gazetecilerin bulunması gereken alanların hiç birinde temsil hakkı kalmayan bu federasyonun eski başkanı şimdiki İzmir CHP Milletvekili Atilla Sertel, her 3 ayda bir yaptığımız başkanlar konseyinden sonra yapılan SONUÇ BİLDİRGESİNDE, PKK’nın haber ajansı olan ve kısa adı DİHA olan Dicle haber ajansı elemanlarınında bulunduğu gazetecileri desteklediği için bıraktık.
*Adamcağız, mesleki kuruluşu, milletvekili olabilmek amacıyla kullandığı ve bu kullanım sırasında, aleni bir şekilde söylemlerini hakarete vardırdığı için bıraktık.
*PKK’ya açık destek verdiği zamanın Başbakanı tarafından bizzat açıklanan Konrad Adenauer(*) vakfı ile işbirliği yapan İstanbul Gazeteciler cemiyeti ile dirsek temasına geçtiği için bıraktık..
Elinizdeki gazeteleri kapatıp boşta kalınca, karnı doyan Türk’ün gaz ocağını pompalamaya başlaması gibi kendinize iş arıyorsanız, yanlış yoldasınız.
Tamam; gidin gezin, keyfini çıkarın. Ama; bana bulaşmayın..
NOT: Hacı Bekir Doğan, sen hacı adamsın, Kahramanmaraş Gazeteciler Cemiyeti ismini kullanmanın benim mirasımdan faydalanmak anlamına geldiğini, etik olmadığını, haram olduğunu sana daha önce anlatmıştım. Ötekilerin aklı yetmezde, sen istersen bunu bir kez daha anlat..
(*)
Sabah Güney ekinde Üstad Ersin Ramoğlu bu vakfı özetle şu satırlarla anlatmış
Konrad Adenauer, Katolik bir hakimin oğludur.
Aynı zamanda, Alman İmparatorluğu'nun birliği çerçevesinde bir Batı Alman Federal Devleti'nin kurulmasını öneren isimdir. Prusya Devlet Konseyi'nin başkanlığını yapmıştır.
Nazi Almanyası'nda Gestapo tarafından tutuklanmış ama sonra serbest bırakılmıştır.
Adolf Hitler'e yönelik 1944'teki 20 Temmuz Suikastı sonrası bir kez daha tutuklanmıştır.
1945 yılında ise Amerika tarafından Köln Belediye Başkanlığına getirilmiştir.
Ve Hıristiyan Demokrat Parti'nin (CDP) Kurucu-Yönetim Kurulu Üyesi ve Almanya Federal Cumhuriyeti'nin de ilk şansölyesidir.
Böyle birinin kurduğu vakıf, sahi Türkiye'nin yararına ne yapar?
Kötülükten başka…
Türkiye'de ise gazeteciler cemiyetleri vasıtasıyla içimize kadar sızmıştır.
. Yazının tamamı için: http://www.sabah.com.tr/yazarlar/ramoglu/2011/10/06/konrad-adenauer